DJ Serhat Serdaroğlu - Türkçe Set Vol 1 (Club Mix 2014 Non Stop) [FREE DOWNLOAD]

6 Eylül 2019 Cuma

Bu YAZ nasıl geçti ?

Şaka maka yazı bitiriyoruz.Evdeyken bazen hangi gün , hangi tarih , hangi ayda olduğumu bile unutuyorum ne çabuk Eylül ayına gelmişiz anlamadım bile :)
Dolu dolu bir yaz geçirdim diyebilirim malum karı-koca işsiz olunca birbirimize daha çok vakit ayırır olduk bazen dizi izleyerek sabahladık , bazen hiç uyumadan ani bir kararla bir sabah kahvaltısına gittik.. falan filan işte :) Bakalım nasıl geçmiş benim yaz'ım..



Ramazanın bitmesine son bir iki gün kala dışarda birkaç işimiz vardı oradan da yeni açılan Büyük Çamlıca Camii'sine gittik öğle saatleriydi inanılmaz sıcaktı ve oruçluyduk :) O yüzden çok durmadık biraz etrafını gezdik , eşim namaz kıldı , ben etek ve eşarp almamıştım o yüzden içine girmedim aslında girebilirdim ama benim içim rahat etmiyor öyle :) Aslında bir gün etraflıca gezmek görmek lazım gitmeyen varsa gitmesini tavsiye ederim.


4 Haziran ile 14 Haziran arasında İskenderun/ Arsuzday'dık teyzemlerin yazlıklarında.
Bayrama denk geldiği için ilk hafta o kadar kalabalıktı ki bir gün denize gittik Serhat'la bir saat sonra döndük teyzem " neden erken geldiniz" dedi bende " teyze denizde yüzülecek yer yoktu" dedim :) Bayram sonrası sakindi , daha okullarda kapanmamıştı.Aslında Arsuz Tatili başlığı altında post yazmak istiyordum ama ne yazık ki buralara çok uğrayamaz olduğum için kısaca özet geçeyim dedim. Bir de bu ay sonu derslerim geliyor bir daha ne zaman gelirim Allah bilir :)





Ece (teyzemin kızı) bizimle sadece iki gün geçirecekti ve biz bir gün önce akşam Arsuz'da olduğumuz için geriye sadece 1 günümüz kalmıştı , o günde hava kapalıydı neredeyse yağmur yağacaktı ki gerçekten de bir kaç damla düştü biz deniz kenarındayken :) Deniz soğuktu ki Arsuz'un denizi genelde sıcak olur ama ben ilk defa Haziran ayında gitmiştim Arsuz'a genelde Temmuz-Ağustos da giderdim ve işin en kötü tarafı ise gündüz sıcaktan bayılıyorken akşam dışarı çıktığımızda esiyordu , Serhat İstanbuldayken"hırka alacak mısın " dedi bende " yok canım sıcaktır orası o kadar da değil "dedim ama nerde akşamları dışarı çıkarken ben teyzemden hırka alıyordum =D Serhat Allahtan trençkotunu almıştı yanına.  Son günlere doğru akşamları esmemeye başlamıştı ama deniz hala soğuktu.

Kendime Notlar : Bir daha Haziran da gidersem yanıma bir kaç tane hırka almak ,
Hatta mümkünse bir daha bayramda gitmemek malum ana baba günü ki oralarda fazlasıyla Arap ve Suriyeli var (buna çok imkan vermiyorum , gerçi  iş güç devreye girince bayramda gidilmesi yüksek olabilir)
Hatta ve hatta mümkünse Haziran'ın 15'inden sonra tatile gitmek :D

Arsuz'a 5 yıldır gitmiyordum epey değişmiş , yeni yeni yerler açılmış;



Vegas Park burası Arsuz çarşısının sonlarına doğru , teras katta bir mekan. Genelde gençler vardı :) Bizim Ada'nın ( teyzemin diğer kızı) uğrak mekanıydı ben çok beğendim burayı. Bizim kızların kuzenleri de vardı biraz cümbür cemaat gittik.
Biz Serhat'la sütlü kahve istedik.Kahveyi yarılamıştım ki bir baktım Ada hanım bize böyle bir sürpriz hazırlatmış.Ne ara büyüdü de bize sürprizler yapmaya başladı. Çok emeğim var üstünde Ada'nın. Çok baktım cadıya küçükken :D Annesi, babası,ablası bi de bana gelirdi küçükken , kimseye gitmezdi .. Teyzemde işi oldukça beni haberdar ederdi. Bende çocukları çok sevdiğimden bir de Ada'yı da çok sevdiğimden koşa koşa giderdim bakmaya :)


Asfur Künefe ; Ben Arsuz'a ilk 15-16 yaşında gitmiştim o zamanda vardı 30'a giricem hala var. Hani Arsuz'a gelip künefe yemek isterseniz kesinlikle burayı öneririm. Ben şerbetli tatlı pek sevmiyorum ama gelmişken bari yiyeyim dedim bu gördükleriniz yarım porsiyon ona rağmen epey doyurucu oldu :)


The Ada Coffee&Bistro ; Burası Ela Luxury Otel'in altında bir cafe. Zaten otel sahibinin kızlarının ismiymiş Ela ismini otele , Ada ismini de kafeye vermişler biz gittiğimizde en üst katta mezuniyet vardı ki o günde maç izlemeye gittik. Hemen devlet demir yollarının karşısında burası ve bizim eve 5 dk uzaklıkta bile değildi. Bizim yanımızda ki benim kuzen Ada az önce bahsettiğim varya bize sürpriz yapan ama kafeyle hiç alakası yok =D gerçi bizim kız liseyi burada okumaya başladı,teyzemler geçen sene İstanbul'dan taşındılar hiç gitmek istemiyordu ama maşallah o kadar popüler ki orada da arkadaşları vardı el sallıyordu :)
Fiyatları da Vegas'a göre daha uygun onu da belirteyim :)


Dönerci Ali Usta ; Arsuz'a gelip nerede ne yeriz derseniz kesinlikle burada döner yemelisiniz hem et hem tavuk döner var. Ben zaten ilk Arsuz'da döner yedikten sonra İstanbul'da pek yemez oldum. Arsuz'da soslu falan yapıyorlar İstanbul'da genellikle kuru oluyor.

Arsuz maceralarımı bu şekilde sonlandırayım sizi de daha fazla sıkmayayım :) son olarakta teyzemlerin çılgın kedisi patiden bir boomerang bırakıyorum :) Gerçekten çılgın ısırmaya falan çalışıyor.Kedi dediğin uysal olur gelip kendini sevdirir dimi ? yok bunu sevmeye kalkınca bu ısırmaya çalışıyor :)




Fotoğrafta güneşin azizliğine uğradık biraz :)

Serhat'la sıradan sabahladığımız bir günde hiç aklımızda yokken bir anda , hadi kahvaltıya gidelim dedik ve evden yiyecek bir şeyler hazırlayıp, fırından da simit alıp hoop Çengelköy Çınaraltı Aile Çay Bahçesine gittik. Burada dışarıdan yiyecek getirmek serbest sadece içecek yasak.Bizde çay söyledik Serhat'la , Boğaz manzarasına karşı bir güzel kahvaltımızı yaptık :)


 19 Temmuz Serhat'ın doğum günü , kendi aramızda ufak çaplı bir kutlama yaptık :) Ümraniye'de bulunan Paspati Pasta Cafe'ye geldik.



Ben-kucağımdaki Gökalp / Havva-kucağındaki Göktürk / Mehtap-kucağındaki Beren

Bana en güzel Kurban bayramı bugün oldu diyebilirim :)
Çocukluk arkadaşım Mehtap , Ankara'dan ailesinin yazlığına Gebze'ye gelmişti. Aslında o da hiç aklımızda yokken Havva ile plan yaptık, araba ayarladık ve bayramın 3.günü kendimizi Gebze'de bulduk :) Bu arada benim kucağımdaki Gökalp ile Havva'nın kucağındaki Göktürk kardeşler hiç benzemiyorlar değil mi biri sarı biri esmer. Benim kucağımdaki baya tatlı maşallah , yabancılıkta çekmedi sürekli kucağımdaydı hiç ağlayıp sızlamadı bile :) 
Harika bir gündü yedik , içtik , sohbet ettik (çocuklardan pek fırsat bulamadık orası ayrı) :)



21 Ağustos da ilk çalıştığım firmada ki arkadaşım Nilüfer'le görüştük..Beraber yan yana çalışmıştık işten ayrılmadan önce :) Çok uzun değildi 1 sene falan çalıştık ama beraber çalışmadan öncede zaten kendisiyle arkadaşlığımız vardı :)
Birbirimize yakın oturuyoruz anca fırsat bulduk da ikimize de yakın olabilecek Tantavi Sosyal Tesis'inde görüştük valla sosyal tesis olduğundan fiyatları gayet uygundu :)


Artık son düzlüğe girelim :) 

24 Ağustos da Dayımın oğlu Muhammet'in Kadıköy Evlendirme Dairesinde nikahı vardı. Annem, ben, teyzem öncesinde Acıbadem'de ki Saray Muhallebicisinde kahvaltı yaptık ,



Ardından ise 10 yıldır gittiğim kuaför olan Mithat&Yalçın Kuaföre gittik.Annem'de hep oraya gider bende :) 
1.5 sene önce en son gölge yaptırmıştım üstüne saçımı kestirmeme rağmen yine gitmemişti , hatta denize girdikçe daha çok açılmıştı yeni yaptırdığımı düşünenler olmuştu :) O gün de ben yine saçımda değişikliğe gittim , kestirip gölge yaptırdım. Fotoğraflarda çok belli olmayabilir güneşte daha çok belli oluyor ama sevdim ve inanılmaz sarı geldi saçım :) oysa ki çok durmadı bile , saçıma balyaj attılar 5 dk sonra yıkandı herhalde bir 15 dk daha dursa ne olurdum bilmiyorum :) 
Yok yok benim kuaförüm işi biliyor , riske de girmez , bir saç rengi söylediğimde yaparım ama sonuçları bunlar bunlar diye belirtir o yüzden seviyorum ve onlardan başkasına güveniyorum..

Dayım - Annem - Yengem - Ben - Teyzem


Muhammet&Aslı
 Çok mutlu olsunlar inşallah :) 
Anne tarafından önce ben , sonra İlknur şimdi de Muhammet'i evlendirdik :) Ece'ye daha çook var üniversiteye gidiyor daha..


Son olarakta Rabbim dualarımızı kabul etti ve Serhat iş buldu daha bu hafta başladı :)
Allah uzun yıllar çalışmayı nasip etsin inşallah.

Eee sizin yaz ayınız nasıl geçti ?:)

Saygılar..

13 Temmuz 2019 Cumartesi

Nerede kalmıştık ? :)

Ah ah o kadar boşlamışım ki burayı ,  en son yazımı 6 ay önce yazmışım. 6 ay kimine göre kısa kimine göre uzun fakat ben bu 6 aya acı tatlı o kadar çok sığdırdım ki.. 2019 bana pek huzurlu,sağlıklı gelmedi dedim.

Nereden başlasam neler yazsam bende bilmiyorum. Öncelikle yokluğumu fark eden blogger arkadaşlarım gerek yorumla , gerek özelden yazdı teşekkür ederim, birilerinin sizi düşündüğünü bilmek insana iyi hissettiriyor. Şimdi gelelim bu süre zarfında yaşadıklarıma, yaşadıklarımıza..

Senenin başında ailevi bir durum oldu , üzücü bir haber aldık ölüm , hastalık değil ama detayları ne yazık ki veremiyorum neyse ki o durum kısa sürdü üzüntüler geri de kaldı. 
İskenderun / Arsuz'dan bir haber bekliyorduk şu an orada teyzem , eniştem ve sadece bir kızı yaşıyor (diğeri İstanbul'da okuyor) o haber de yalan oldu çokta umutlandırıcıydı..
 Serhat tekrar işsiz kaldı desem ? Çokta uzun çalışmamıştı ama şubatta işsiz kaldı.Onun işsizliğinin ardından bende bazı sağlık problemleri çıktı neyse ki onu atlattım ama yorucu bir süreçti ve en kötüsü de ne oldu biliyor musunuz tam işleri yoluna koymayı planlıyorken , hatta mart'ın başında 4 haziran-14 haziran arası Hatay'a bilet alıp teyzemlerin yanına Arsuz'a gitmek için plan yaparken mart ayının sonunda bende İŞSİZ kaldım :) Bakmayın güldüğüme sinirden gülüyorum. Düşünün bunlar sadece 2019 yılının ilk 3 ayında yaşandı.



Mart'tan bu yana neden bekledim blog yazmak için , aslında beklemek değil ilk defa içimden blog yazmak gelmedi sadece blog yazmakta değil hiçbir şey yapmak gelmedi. İşsiz kaldığım zaman epey bir damdan düşer gibi hissettim (he bu arada bölümüm kapandı 3 kişi çalışıyorduk sevmediğim kızla beni çıkarttılar diğer ablayı başka yere aldılar. ben isteyerek ayrılmadım) sabah 6'da kalkıp akşam saat 18:30-19:00'da eve gelmelere her ne kadar alışmamış olsaydım da yine kafam dağılıyordu işim rahattı yol son zamanlarda yoruyordu beni keşke işsizlik maaşını hak etseydim o zaman kafam daha rahat olacaktı. Şu an Serhatın djlik işleri benim aldığım biraz bi tazminatla götürmeye çalışıyoruz Allah büyük diyorum. Konudan uzaklaştım yine. Gerçekten canım hiçbir şey yapmak istemiyordu. Hatta ilk bir haftasında ne ders çalıştım ne evle ilgilendim yavaş yavaş sindirmeye çalıştım ve sonra kendimi derslerime verdim . Biraz acı şeylerden bahsettim ama çok şükür ne ilk dönemden ne ikinci dönemden (İngilizce hariç) kaldığım ders yok genelde not ortalamam da AA-BA-BB ingilizceye pek önem vermedim seneye artık diyorum.



Ben gerçekten her şerde bir hayır olduğuna inanan biriyim eğer mart'ın başında almasaydık uçak biletlerini , işsiz kaldıktan sonra "boşuna masraf olmasın" diye almazdım ve o zamana fiyatlar daha da yükselirdi çünkü ben gidiş dönüşü epey uyguna aldım. 
4-14 Haziran arası Arsuz'a gittik, çok değişmişti bu senede gitmeseydim eğer tam 5 yıldır gitmiyor olacaktım tatille ilgili farklı bir post hazırlarım inşallah =) Tatil o kadar iyi geldi ki , kafayı İstanbul'da bırakmış buraya reset atıp gelmiştim sanki , hiçbir şey düşünmedim hiçbir şeyi kafaya takmadım ama ne zaman ki İstanbul'a geldim havasından mı suyundan mı işsizlikten mi bilinmez bir kaç gün sonra baş ağrıları , uykusuzluklar başladı..

Şimdilik yazacaklarım bu kadar umarım bir 6 ay sonra değil de bir kaç gün sonra tekrar buraya gelmek dileğiyle :)
Saygılar..

27 Ocak 2019 Pazar

İşte geldim burdayım :)

Selamlar :)
Nasılsınız bakalım uzun zamandır yoktum buralarda , valla özledim , bari hazır vakit bulmuşken iki lafın belini kıralım..

Sürekli ders çalışmaktan dolayı buralara uğrayamaz oldum.
Bir hafta önce finallere girdim o yüzden üzerimde ders çalışma yükü şu anlık yok :) İngilizceden kaldım onu biliyorum zaten ikinci sınavına girmedim =D çoğu dersim iyi belki bir dersten daha kalmış olabilirim emin değilim olsun zaten bütlere çok ders bırakmayayım çalışması zor olur diyordum ingilizceyi saymazsak bir dersi bırakmak hiçte fena sayılmaz. İşin ilginci ise beklemediğim derslerden geçecek olmam =D hatta belki kaldım dediğim dersten de geçmişimdir onu da bu hafta sonuçlar açıklanınca artık bakacaz.


Buralara uğramadığım sürelerde hayatımda ne gibi değişiklikler oldu mesela (bunu daha önceden bir postta da bahsetmiştim) Serhat'ın işe girmesi oldu. Zorlu bir süreç geçirdik ama sonunda buldu Allah'a bin şükür. Piyasa çok kötü valla , hele bir dönem şu doların yükselmesinden sonra her şeyin iki katına çıkması ve hala daha düşmemesi !
Halimize binlerce kez şükürler olsun , ALLAH herkesin gönlüne göre versin.



Mesela yeni yıl öncesinde kendimde büyük değişikliklere gittim yine saçımı kestirdim =D yine diyorum çünkü 2018'in Mayısında kestirip boyattım , 2018'in Aralığında sadece kestirdim.Renge dokundurmadım , kesilince gider diye düşündüm ama gitmedi hatta kısa saçlıyken boya daha güzel durmaya başladı =D Kafamdan yük kalktı cidden , saçımda bu sene çok çabuk uzadı en son dayanamadım , kestirdiğim gün bayağı soğuktu hava ama umrumda olmadı , resmen rahatladım diyebilirim ve bu sefer bayağı kısa kestirdim bildiğiniz enseyi açtırmaya az kaldı o da üşürüm diye kestirmedim daha da =D

 Galiba ben artık saçımı uzatamıcam , belki şöyle olur ilerde çalışmazsam o zaman düşünebilirim ama kısa saçın rahatlığının vermiş olduğu hissi anlatamam. Bir de benim saçım kalın gür olduğundan zor kuruyordu şimdi şu soğuk havalarda bile çok rahatlıkla kurutabiliyorum :)


2018 ' de o kadar çok doğum haberi aldım ki anlatamam nereye yetişeceğimi şaşırdım. 
Canım arkadaşım Havva'nın ikinci yavrusu Gökalp :) (İlkinin adı da Göktürk)  Minnoş ya kucakta uyuyor. Yatırıyorsun ağlıyor kucağa alıyorsun bir sağ bir sol yapıyor kendine yer ediniyor bir bakmışsın ki uyumuş :) Biz gittiğimizde 40 günlüktü..

Çocukluk arkadaşım Ankara'da , onunda kızı oldu : Beren. Gökalp'le arasında tam 1 ay var..
En son Havva bana " Okeye 4. aranıyor " yazdı "yok canım kalsın " =D Çocuk güzel olsa da zor Allah ne zaman nasip ederse inşallah.

 Ankaraya'da gitmek istiyorum ama işlerden güçlerden vakit bulamıyorum hem biraz daha bahar aylarında gitmek daha avantajlı diye düşünüyorum , hava değişimi bir de Ankara olunca , ben kesin hasta olurum =D


Şu bir hafta 10 gündür işten yana sıkıntım yok ama servisten yana bayağı moralim bozuk durumda.Ben sabahları Ümraniye servisiyle gidip akşamları da o servis çok dolandığı için Libadiye servisiyle dönüyordum. Libadiye servisinde de iki arkadaşım var (daha bir kaç aydır varlar) birine X diyelim evlendi Eylülden itibaren o servisle gelmeye başladı. Diğeri de onla aynı yerde oturuyor o da arada sırada gelip gidiyor ona da Y diyelim.

 Özellikle X'in benim için yeri o kadar ayrıydı ki , orada tanıştığım ilk arkadaşlarımdan biriydi. Neyse servis dolu olunca bize söylenen şu : Dolarsa eğer kendi servisine geçerseniz dendi, bunu söyleyen idari işler ki ben idari işlere bağlı çalışıyorum. Neyse serviste bazen yer kalmıyordu biz Hasan abiyle inip kendi servisimize geçiyorduk bizim kızlara yazdığımda onlarla aramızda 15 dakika oynuyordu. Zaten ben Ümraniye servisine neden binmiyordum o kadar dolanıyor ki siz hayatınızda öyle bir servis göremezsiniz resmen ara sokaklardan gidiyoruz değil oraya Otobüs , taksi anca girer gerisini siz düşünün , ee benim zaten midem hassas hemen bulanıyor her o servisten indiğimde içim dışıma çıkıyordu resmen,  bende o yüzden o servisi kullanmayı tercih etmiyordum. 

Libadiye servisi de bizim için yan yola giriyordu ama yan yol dediğimiz yer aynı yere çıkıyor sadece Tem'den değil yandan giriyordu bu da en fazla onlara bir ışık var o zaman kaybettiriyordu o da sürse sürse 2dk yani . Neyse geçen gün aşırı yağmur ve trafik vardı o gün ben indiğimde bile saat 19.00'a geliyordu . Ertesi gün ben Hasan abiye " Ben artık o servise binmek istemiyorum kendi arkadaşım dediğim insan X bile rahatsız olduğunu hissettim " dedim ve biz hasan abiyle o günden itibaren binmeme kararı aldık o günün öğleninde bu X beni çağırdı ve dedi ki " ben çok kötü bir şey yaptım idari işlere mail attım 10 dakika kaybettiğimizi yazdım ben sizi savunuyordum hep ama benimde üstüme çok geldiler orada , sende benim arkadaşım olunca seni kolladığımı düşündüler " falan demez mi benim bildiğin başımdan aşağı kaynar sular indi düşünsenize arkadaşım dediğiniz insan sizi istemediğinden MAİL atıyor ve üzerine 10 DAKİKA diye abartıyor bende ona dedim " biz zaten bu konuyu konuşmuştuk daha bu sabah Hasan abiyle sıkıntı yok " dedim. Ama iki gün boyunca ağladım neye ağladım biliyor musun , ARKADAŞIM dediğim insanın beni sırtımdan vurmasına. Ben onun için asla yapmazdım , demek ki benim verdiğim değeri o vermiyormuş dedim o saatten sonra sadece denk geldikçe merhaba , merhaba ve farkına da vardı beni gördüğü her yerde napıyosun , hallettinizmi servisi falan diyor vicdan azabı çekiyor ama yapacak bir şey yok , bir gün öyle bir trafikte kalmışlar ki normal saatten yarım saat 40dk geç gitmişler Allah biliyor ya kalbimi benim.Çok üzüldüm artık samimiyeti kestim dediğim gibi merhaba , merhaba çok konuşmuyorum bile.Kalbim çok acıdı resmen. Eğer ki ilk maili o atmasaydı gelip benle konuşsaydı o zaman daha başka olurdu , ama hem mail atıp hemde gelip konuşması bilmiyorum ben asla yapmazdım böyle bir şey..Yada "o benim arkadaşım siz mail atın ben onla yüz yüze konuşurum " derdim onunda öyle yapmasını tercih ederdim..

Anlayacağınız bu aralar böyle şeylerle uğraşıyorum.Allah biliyor ve görüyor ya daha da umursamıyorum herkes kendi kalbinin ekmeğini yer.Allah iyi insanlarla , sizi yarı yolda bırakmayacak insanlarla karşılaştırsın.

10 Kasım 2018 Cumartesi

Doğum Günü Kutlamaları / 2018

Biliyorsunuz ki 16 Ekim doğum günümdü , buralara pek uğrayamadığım için üzerinden üç hafta geçmiş ve ben daha yeni yazabiliyorum.Malum iş güç bir de bu aralar ders çalışıyorum , 1-2 Aralık sınavlarım var. Hazır evde temizlik , yemek olayını bitirmişim , ders çalışayım diye açmıştım bilgisayarı , bari birazcık post yazayım değil mi ya , sürekli ders ders olmuyor ki :)


Doğum günümden bir gün önce 15 Ekim'de iş yerinde beraber çalıştığım Cemiloş abla bana hem doğum günü hediyesi olarak hem de ev hediyesi olarak daha önce niyetlenmiş ama alamamış , ikisini bir arada çıkararak bana bu tatlış saati almış :) 


Sevgili Eşim'den geldi bu keklerde :) Teşekkür ederim Aşkım buradan bir kez daha kalp kalp.


İçinde mumlarda vardı ama üç kişilik ofisimizde hiçbirimiz sigara kullanmadığımız için doğal olarak yanımızda çakmak yoktu , yakamadık =D


Serhat kekleri yolladığı için , ne planı vardı akşama bilmiyordum , ona " pasta alma gerek yok kalır " dedim hoş gerçekten de kalırdı çünkü ben eskisi gibi çok tatlı tüketmiyorum formumu korumaya çalışıyorum. 

Neyse işten çıktım eve gittim bir baktım Serhat benden önce gitmiş , normalde 20 dakika sonra geliyor , bana böyle küçük çaplı bir sürpriz hazırlamış. ( Eşim , işe başladı Rabbim'e binlerce kez şükürler olsun) 


Pizza söylemiş yanına da yoğurt sos yapmış , bir gün önce yaptığım makarna salatası ve patates salatasını güzelce koymuş tabağa , ben ona pasta alma dediğim için o da benim browni intense'i çok sevdiğimi bildiğinden ,  almış üstüne de mum koymuş. Güzeldi :)






Ailecek doğum günümü de 27 Ekim'de yaptık , 15 Ekim Elif teyzemin doğum günüydü , Eylül'de Arsuz'a taşındılar, artık orada yaşıyorlar :( O hafta gelecekler diye bizde o hafta yaparız diye erteledik ama gelemediler o yüzden teyzemsiz doğum günü yaptık uzun uzun yıllardır ilk defa :(

Anneciğim hazırlamıştı her şeyi , bir de pizzamız da vardı o da fırındaydı :)


Bu da cheescake'li doğum günü pastamız. Fatma yengem harika tatlılar yapıyor , o kadar güzel yapıyor ki bir yer açsa ve tanınsa alır başını gider o derece diyorum. Muhammet'in de doğum gününü aynı gün kutlayacağımız için ( Yengemin oğlunun, onun da 6 Ekim. Bizde böyle ailecek herkesin doğum gününü bir arada çıkarıyoruz , hoş ailede en çok Ekim'de doğan var:) ) yengem" pasta almayalım ben cheescake yaparım" demiş. Hayatımda yediğim en güzel cheescake diyebilirim .


Her şey güzeldi ama o gün Serhat yanımda değildi :( Dj'lik işi vardı ve işin en ilginç tarafı ise Annemlere sadece 5 dakika uzaklıkta Dj'lik yapıyordu =D hatta çıkışta beni aldı eve beraber döndük , çok iyi denk geldi valla.


Bu bileklikte Anneciğimin hediyesi , Annem bunu daha önceden vermişti bana zaten , doğum günümden 3 gün önce gitmiştim yanına o zaman vermişti. Ben çok beğendim . Teşekkür ederim Anneciğim kalp kalp .

İşte böyle bir yaş daha yaşlandık , olduk 29 , seneye 30 bakalım seneye neler beni ve sizleri bekliyor :)

Saygılar..

15 Ekim 2018 Pazartesi

Bugün benim doğum günüm ..!

Bugün benim doğum günüm ,artık 20'li yaşların sonuna geldim.Çok değil yolun yarısına da 6 sene kaldı.

Hiç unutmuyorum 20 yaşıma girdiğimde depresyona girmiştim..Oysa ki en güzel yaşlardan biriymiş nereden bileyim.. Şimdi o depresyonun üzerinden 9 yıl geçti ve seneye Allah izin verirse ölmez sağ kalırsak 30 olacağım :)

Neyse ki minyon tipliyim de gören 24-25 sanıyor , bu güzel oluyor işte:) Bende kendimi ruhen daha yaşlı görüyorum ama bedenen bazen şımarıklığım tutmuyor değil "kim der ki bana neredeyse 30 " diyorum . Şımarıklık işte =D

Sağlıklı , huzurlu senelerimiz olsun hep birlikte inşallah :)


13 Ekim 2018 Cumartesi

Şimdi okullu oldum =)

Gidip farklı bir şehirde örgün öğretim olarak okusaydım , herhalde açık öğretimden daha kolay hallederdim işlerimi , o derece stresli geçti =)

Atatürk Üniversitesi Açık öğretim Fakültesi Çocuk Gelişimine girdim , bilmeyenler için bir kez daha dipnot ekleyeyim , belki o gün postumu okumamış olabilirler değil mi canım ? =)


E-devlet üzerinden kayıt yapacağımı bildiğim için o hafta sonu epey rahat geçti benim için .
 3 Eylül Pazartesi günü geldim şirkete , e-devlete girdim , oraya tıkladım buraya tıkladım herhangi bir kayıt alanına denk gelmedim, he denk geldim ama bana uygun bir şeyler yazmıyordu. O an hala şunu düşünüyorum “ herhalde sabah daha erken ya o yüzden açılmadı sistem”. Saat 9’da tekrar girdim ve orada şöyle bir not vardı , belki bu not daha önce ki girdiğimde de vardı ama ben dikkat etmemişim , 2008 yılı öncesi mezunların e-devlet üzerinden diploma bilgileri gözükmediğinden ben kayıt yapamıyormuşum , tabii bende 2006 mezunu olduğum için bir an bir hayal kırıklığı yaşadım , bir de Anadolu Üniversitesini biliyorsun aöf büroları var işlemler kolay oluyor , internetten falan ödeme yapabiliyorsun. Ama bunda öyle bir seçenek yok.

Neyse efendim ben hemen Atatürk Üniversitesinin müşteri hizmetlerini aradım , önce ücreti yatırmam gerektiğini , daha sonrasında internet sitelerine giriş yapıp online kayıt yaptırmam gerektiğini , kayıt yaptırdıktan sonra ki çıkan “ eksik evrak formunu “ doldurup , diplomamın aslı gibidir kaşesiyle , Erzurum’a göndermemi istediler.Ölme eşşeğim ölme dedim =)

 Benim aklımda kredi kartıyla ödeme yapmak vardı ama ne yazık ki sadece Vakıfbank , Halkbank ve Ziraat bankasından ödeme kabul ettiklerinden ve bende de bu kartların hiçbiri olmadığından internet bankacılığıyla ödeme işlemi hayal oldu ! Molamda Vakıfbank’ın genel müdürlüğü var burada , oraya gittim , veznede ki adamda pek bir şey bilmiyordu ama nakitte yoktu bende kredi kartıyla bankamatikten ödeyebilir miyim dedim adam deneyin dedi. Neyse bankamatik  kabul etmedi , kabul etmemekten ziyade TC ile giriş yapıyorum “ öğrenci bulunmamakta” dedi. Haydaaa  ! öğle arasından yarım saat kıstım AVM’de ki Halkbank ATM’sine gittim , denedim denedim orada da olmuyor aynı hataları veriyor delirdim , bir de sıcak , zaten sıcakta böyle koştur koştur yürümekten nefret ederim. 

En son Annemi aradım , o da Acıbadem’de olduğunu bildiğimden Annem yatırdı ama öyle kalabalıkmış ki Halkbank da sıra gelmez diye düşünüp Vakıfa gitmişte oradan yatırabilmiş çok şükür . Hemen internetten de kayıt yaptırdım . Tek bir sıkıntı kalmıştı geriye diplomam neredeydi ? Çünkü bu eve ocakta taşındığım için acaba nereye koydum diye bütün gün düşünüp durdum neyse ki eve gittiğimde bir tane ıvır zıvır dolabım var onun içine koymuşum da buldum =D

 Salı günü evrakları tamamladım,diplomanın fotokopisini çektim, içine de iki tane fotoğraf ekledim (ki telefonda konuştuğum çocuk fotoğraftan bahsetmemişti ben tekrar aradım sesli yanıttan dinledim işimi garantiye almak için orada söylediler de o sayede koydum). Şimdi benim Cuma gününe kadar göndermem lazımdı ben Salı gününden hallettim , bir de Erzurum diye düşününce geç gider dedim ama bir baktım ki Çarşamba günü saat 16.30 gibi teslim edilmiş.

Perşembe günü bu sefer Erzurum’u aradım“ ne zaman kayıt işlemleri olur , merak ettim, bir problem var mı yok mu bilemedim , istenilen tüm evrakları gönderdim “ dedim.Kadın da bana “ diplomanın onayı var mı aslı gibidir diye “ dedi. Bende “ ben 2006 mezunuyum daha önce noter tasdikli onayım var ekstra bir şey yapmadım “ dedim. Kadında “ herhangi bir problem olursa ararlar sizi” dedi ama ister istemez içime kurt düştü önlü arkalı fotokopi çektim ben , arkasında noter tasdikleri var ama eski yani , 2007-2008 falan , stres yaptım sonra ne oldu dersiniz ? Aradan 10-15 dakika geçti mesaj geldi “ Kesin kayıt işlemleriniz tamamlanmıştır. Fakültemizi tercih ettiğiniz için teşekkürler” diye.Bütün içimde ki sıkıntı gitti. Sonra hemen internet sitelerine girdim , şifre aldım ve profilim karşımdaydı J Bunu da atlatmış olduk şükür dedim..


Bu işlemlerden sonra istanbulkart’a üye oldum ama sistemleri beta sanırım sürekli beni sistemden atıyordu , güç bela öğrenci kartına başvuru yapabildim , en son kısma geldim ödeme yapcam ama ödeme yapamıyorum.Hata veriyor sürekli. Kredi kartı , banka kartı ikisini de denedim olmuyor. Akşam evde Serhat’ın kartıyla denedim oldu =D kartım da Çarşamba geldi.



Ee boşuna okullu olduk demiyorum kırtasiye alışverişi bile yaptım ama uygun fiyatlılardan marketten aldım =) uçlu kalemim vardı onu çekmedim , silgi de vardı evden ama diğer ama hepsini yeni aldım seviyorum kırtasiye alışverişini hani illa okul okumasam da olur muhakkak her sene ufak çaplı bir şeyler alırdım ama bu sefer epeycene aldım =) Perşembe günü dersler başladı bakalım inşallah iki yılda bitiririm okulu.

9 Eylül 2018 Pazar

Sabret , Şükret , Seyret..!

UYARI : BİR İÇ DÖKME YAZISIDIR

Elimde bir sihirli değnek olsa o kadar çok şey değiştirirdim ki .. Hani mankenlerin çıkıp da " barış istiyoruz " demeleri var ya , dalgaya alınacak bir konu oldu ama ne kadar doğru , dünyanın her yerinde barış olsa. Masum insanlar katledilmese , kimse açlıktan ölmese. İnsanlar birbirlerine anlayışlı olsa ,siyasi görüş ayrılıkları yaşansa bile her daim saygılı olunsa , kocalar karılarını dövmese ve en kötüsü de öldürmese , küçücük çocuklar tacize,tecavüze uğramasa ve vahşice katledilmese , hayvanlara zulüm edilmese .. Nasıl bir dünyada yaşıyor olduk ki biz ? Ne oldu , ne değişti ? Kıyamet mi yaklaşıyor yoksa insanların artık beyni mi yok ? Allah'tan da mı korkmuyorlar ? Vicdansızlık ve merhametsizlik mi hakim ? 

Kurban bayramının bile önemini bilmeyen insanlar var. Amaç fakiri doyurmaktan ziyade , insanlar kendi yıllık et ihtiyacını karşılar hale gelmiş. Ben her zaman derim , ben istesem bu eti belki her hafta değil ama ayda bir kere de olsa yiyebilirim yani benim ihtiyacım diğer x kişiden daha az bu yüzden onların karnı önce doysun. Ramazanda'da öyle , Ramazan demek açlık demek değil sabır da demek , açlığın sana yol açabileceği sinirlerine engel olmak demek , aç insanların bir kuru ekmeğe muhtaç olduğunu anlamak demek , binlerce kez şükretmek demek. İftar çadırlarında hep yemek yemek istemişimdir, merak etmişimdir ama neden gidip bir kez olsun yemedim biliyor musunuz ? Çünkü benim evimde bir tas çorbam var ama oraya gelecek insanlar ona muhtaç. Ama ne yazık ki benim gibi düşünen insan yok . Haftanın bir kaç günü(durumu çok iyi olmasına rağmen) iftar çadırlarında yemek yiyen insanları bizzat tanıyorum. He olur , akşam trafiğe kalmıştır işten geç çıkmıştır eve yetişemicek durumdadır amenna gidin yiyin afiyet bal şeker olsun , ama zaten durumun iyi hadi bir kere gittin bir kaç kere ne diye gidersin ? Evinde bir tas çorban kaynıyorsa , bırak senden daha aç olan bir insan otursun da yemek yesin değil mi ? Kimse yanlış anlamasın beni , bende istedim hep gitmek ama ben istesem de vicdanım izin vermiyor ..


Bir şarkı var ya hani beterin beteri var haline şükret dostum diye ne kadar doğru. Şükür , her daim şükretmek gerek. Bazı sabahları " yeter artık çalışmak istemiyorum " diye kalkıyorum bazen de " erken yatmaktan erken kalkmaktan sıkıldım , istediğim saatte yatıp istediğim saatte kalkmak istiyorum" , "sıkıldım artık " of puf diyorum sonra ne oluyor " Bencillik yapma Yağmur , haline şükret , binlerce işsiz varken sen çalışmaktan şikayet ediyorsun. Her sabah kalkıp işe hazırlana biliyorsan elin ayağın tutuyor , sağlıklısın demektir. Oflayıp puflayacağına şükret " diyorum yani kendime söylenip sonra da kendime "şükretmediğime"kızıyorum.Ama yok mudur herkesin bir isteği ? Olduğundan daha iyi şartlar altında olmak kim istemez ki ?

Çalışmayan bir insanın iş bulmak istemesi  , çalışan insanların kiradan çıkıp ev sahibi olmak istemesi , ev sahibi olan insanların araba ve yazlık sahibi olmak istemesi ,  hepsi oldu belki bir yat sahibi olmak istemesi veya bir kaç tane daha yatırım yapmak istemesi. Yani zenginin bile derdi var. Neden diğerinin evinde bilmem nereden gelen , bilmem kaç bin dolarlık tablo var da , bizim evde ondan yok , yok onlar Miami'den ev almışlar da bizim neden yok , onların yat'ı daha büyük bizimki neden daha küçük falan filan..Yani herkes olduğundan daha iyi şartlarda olmak ister.


 Ben de mesela İstanbul'da yaşamak istemiyorum Bodrum , Marmaris , Datça , Antalya gibi yerlerde yaşamak istiyorum. Mesela her sabah ve her akşam trafik çekmek istemiyorum. İstanbul'un koşturmacasından uzaklaşıp , robot monoton bir hayat sürmektense daha sakin daha rahat bir hayat sürmek istiyorum. Canım istediğinde denize gidip bir saatte olsa keyif çatmak istiyorum , her gün sabah kalkıp yürüyüş yapmak istiyorum. Gerekirse home office bir işte çalışmak istiyorum.. 

Benim isteklerimin , benim hayal ettiklerimin zengin olmakla alakası yok . Evet illa ki kenarda bir paran olacak ki sen hayallerine kavuşabilesin.En azından bir arsa alacak kendi evini yaptırmaya yetecek kadar veya öyle bir işin olacak ki iyi kazanacaksın kendi evinden ziyade kirada oturacaksın ama yine de gül gibi geçinip gideceksin. Evet bunlar için para şart ama zengin olmakta gerekmiyor. Zengin olmak gibi bir hayalim zaten yok , bir evim olsun diye de , elbette bir evim olsun ki kirada yaşamayayım ama bir evim olacak diye de bir dünya borç altına girip 10 yıl kredi ödeme gibi bir niyetim yok. O borç beni boğar çekilen kredi miktarı düşük olur amenna. Hani 300 bine ev alacaksın geçipte 50 bin verip üzerine 250 bin kredi çekip onu geri 350 olarak ödemeye benim yüreğim kaldırmaz ama mesela sende vardır 200 bin , geriye kalır 100 bin o zaman 10 yıl bile değil 5 yılda bitirmeye çalışırsın , bizde o kadar para zaten yok , bir de bu borç sende olduğu sürece ve ay sonunu zor getirdiğin sürece senin belli yaşam standartlarında bitmiş olacak. Bir sinemaya gitmek , bir akşam yemeğini veya bir sabah kahvaltısını dışarıya çıkıp yemek , günübirlik bir yere kafa dinlemeye gitmeyi istemek ,kişisel bakımlarınızı bile en aza indirmek gibi bir çok şeyi yaparken iki kere değil üç dört kere düşünmek zorunda kalacaksınız. Etrafımda çok örnek var, kimisi çocuğu erteledi , kimisi ikinci çocuktan sonra bile çalışmak zorunda kaldı (çalışmak istememesine rağmen , mecburiyetten) ,kimisi hayalinde ki tatili erteledi ,  kimisi en son eşiyle ne zaman bir akşam yemeğine çıktığını veya ne zaman bir sinemaya gittiğini hatırlayamaz duruma geldi vs daha çok örnek var.

Bizde zaten ev alabilecek kadar , en azından o kadar peşinat verebilecek kadar para yok. Anca aileden destek gerekiyor ki o da ölme eşşeğim ölme..He şu an zaten bir evimiz olsaydı çalışmak veya çalışmamak bana kalırdı. Serhat'ta işsiz olmasına rağmen yine geçinip giderdik çünkü işsizlik aldı çünkü Dj'lik işleri var.Akşam geçip üç çeşit yemek yiyeceğine bir çeşit yersin , gerekirse kahvaltı yaparsın kıt kanaat yine ay sonunu getirirdin ama şu an öyle mi 1300 kira veriyoruz ben çalışmasam nasıl verecektik , hadi Serhatın işsizliğinin üzerine koyup versek ne yiyip ne içecektik , faturalar nasıl ödenecekti ? Böyle durumlarda zaten anlıyorsun "evin" önemini.


Bu kıza ne oldu da böyle bir iç dökme yazısı yazdı diye düşünebilirsiniz bir şey olduğu yok , sorun bir şey olmamasında zaten. Bazen üzülür bazen sevinirsin bu da hayatın bir parçası. En ufak bir isteğin bile olmaz üzülüp içine atarsın , susarsın , öyle olması gerektiğini ve de değişmeyeceğini bilirsin , kabullenmeye çalışırsın .. Geleceğe dair düşünürsün , planlarını yaparsın ama kader sana güler. Hatta çok yakın bir zamanda gerçekleştirmek istediğin planlarını , herhangi bir sebepten bozulduğunu görürsün yada daha zamanı olmadığını düşünüp askıya alırsın. Ucu bucağı yok beklemekten başka. Doğru adımlar , doğru kararlar ve bir de DUA.

Gözlerin dolar hani bazen durduk yere , zaten çok duygusal yapıdasındır , en ufak bir şey de bile ağlarsın , bunların bir açıklaması tıp dilinde vardır illa ki yoksa depresyon da değilim , kendimi bildim bileli duygusalım ama eskiden sadece izlediğim bir dizi , film veya haberlerde gördüğüm bazı haberler canımı acıtırdı duygulanır en fazla gözlerim doları. Şimdi ise duygusal anları bırakın , mesela adam cüzdanını düşürmüş biri bulmuş onu teslim etmiş ya o haberlere bile ağlıyorum. Geçenlerde Hollanda'da futbol sahasına oyuncaklar atıldı , hasta çocukların tedavisi için oynanıyordu maç zaten , onda bile oturdum nasıl ağladım anlatamam.İşin ilginci şu an yazarken bile ağlıyorum.

Şu an diyebileceğim tek şey ;




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...