DJ Serhat Serdaroğlu - Türkçe Set Vol 1 (Club Mix 2014 Non Stop) [FREE DOWNLOAD]

29 Mayıs 2014 Perşembe

Bugün 30 Mayıs İlk Dışarı Çıktığımız Gün..!

             Sevgilim benim , biricik Aşkım , Bitanem , Hayatımın anlamı , Ömrüm , Nefesim , En bi Sevdiğim..!
             Bugün 30 Mayıs .. 30 Nisan da olduğu gibi bugünümde de yanımda değilsin.. Ama şundan eminim ki bugünüm de veya yarınımda değil , birbirimizin her anında kalbindeyiz. Sadece uzaktayız , ellerimiz birbirine değmese de , alnıma buse konduramasan da , sana sarılamasam da kalbimdesin. Askerden döndüğünde bu yazıyı okuduğunda umarım biraz da olsa mutlu olursun. Seni mutlu etmek için ne kadar uğraştığımı , senin beni mutlu etmen için ne kadar uğraştığının farkındayım.. Umarım Allahta bizim yüzümüze güler bu güzel aşkımızı , en kısa sürede Evlilikle sonuçlandırırız.
       
            Yıl 2o11 Nisan ayı.. Az mı uğraşmadın beni dışarı çıkartmak için.. ?  " Çengelköye gidip birer çay içelim " , " haftasonu seni alayım caddesbostan sahiline gidelim " bense her seferinde " yok , istemiyorum " diyordum.Nereden bilebilirdim ki , istemiyorum dediğim adama bir gün Aşık olacağımı ? Artık senin ısrarlarına dayanamayıp ," tamam bugün gidelim iş çıkışı Çengelköye daha sonra evlere dağılırız " demiştim. Ve o gün 30 Mayıs 2o11' di.. Daha önceden blogumda  ( Bir Aşk Hikayesi ) seninle başladığımız zamandan bu zamana kadar olan süreci anlatmıştım.İnan tekrar tekrar anlatmak o anları bir kez daha zihnimde canlandırmak istiyorum..Benden 1 saat önce şirketten çıkmıştın..Direkt Çengelköyde buluşuruz demiştim. Malum şirketten birileri görmesin istiyordum.. Sonuçta bir adımız yoktu da , milletin ağzı torba değil ki büzesin dimi ya :) Çengelköy de indiğimde iki sevgilininde Çengelköye indiğini gördüm kaçmak istedim ama kaçılacak ne vardı ki sonuçta biz Sevgili değildik. Arkadaştık ve arkadaşlar birbirleriyle görüşebilirdi ama işte gel de bunu bizim Şirket çalışanlarına anlat  :) Bu iki Sevgilide sürekli sorular soruyordu  " Kiminle buluşuyorsun , kimin takımında , bizim kattamı " sorularına cevapları sadece kısa cümlelerle geçiştiriyordum ama en sonunda seninle görüştüğümü tahmin ettiler :) Zaten şansa onlarda Çengelköy Çınaraltı ' na gidiyorlarmış.Seni Çınaraltının girişinde bekliyordum. Bak ilk günden beni bekletmiştin Aşkım :) Bir baktım ki Motor tepesinde sen geliyorsun.. Bir şekil Motor'unu park edip yanıma geldin. Beraber Çınaraltına geçtik. Önce birşeyler içtik , oradan sıkılıp Kahverengi cafeye geçtik. Ogün hatırlıyormusun, sen beni eve bırakcağın zaman Kuzguncuk ışıklarda Motorcu kızlar vardı. Bir kız sana " Merhaba " dedi , sende " Kız arkadaşım yokken niye karşıma çıkmıyorsunuz ki " dedin bende kafana bir tane indirmiştim :) Aslında aşkım , sonuçta biliyorsun ki yanında ben vardım evet sana karşı o zamanlar birşey hissetmiyordum ama olsun , sonuçta başka bir kızla benim yanımda konuşamazdın. Bir de pişmiş gibi " Kız arkadaşım " diyordun bana . Bende içimden " Nerden senin kız arkadaşın oluyorum ki." diye geçiriyordum :) Şimdi olsa o kızların saçını başını yolardım herhalde , bilirsin yaparım. Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun :)


                                        

3o.o4.2o12   / Kahverengi

İlk günün de resimleri vardı aslında , ama benim bilgisayar formatlandıktan sonra, bütün resimlerimiz silindi. Eee Sevgilimde de yoktu aynı resimler =(






 3o.o5.2o13 / Çengelköy Çınaraltındayız.

Buluştuğumuz o ilk gün de yani 2o11' de de aynı masada oturup , aynı pozları vermiştik. Aslında aynı pozu veren sensin , bende senin gibi yan tarafa denize doğru bakıyordum. :) Geçen sene  aynı masanın boş olduğunu gördüğümüzde çok sevinmiştik o günleri konuşmuştuk. Şanlısydık Sevgilim. Geçen sene sanki bizim için rezervasyon yapılmış gibiydi bu masa.İstesek denk getiremezdik..






Biz her sene bugünleri yad ediyoruz.Kimine göre saçma , kimine göre romantik gelebilir .. Sevgilime kalsa " ne gerek var " sonuçta yaptığımız özel birşey yok ki. Zaten normalde de hemen hemen hergün buluşuyorduk. Ama aynı yerlere gitmiyorduk , ama o gün 30 Mayısta ya Çınaraltına gidiyoruz , ya Kahverengine gidiyoruz. Allah nasip ederse , evlendiğimiz de , yine her sene aynı yerlere gidip , geçmişimize bakıp , ogünün fotoğraflarını çekmek istiyorum.. Biz bayanlar özel günlere evet bazen gereğinden fazla değer veriyoruz , insan senede kaç kere hatırlanmak ister ? Cevap her gün değil mi. ?Ama beyler hergün hergün bizlere çiçek gönderecek veya çikolata, kurabiye , meyve sepeti gönderecek değiller ya..  Bari özel günlerde (Doğumgünü , Yıl dönümü , Sevgililer günü , Anneyseniz Anneler günü) hatırlanalım :) Ben çiçek , çikolatada istemiyorum ki . Güzel bir mesaj , güzel bir not , beraber ogüne özel birşeyler yapmak , yemek yemek veya birşeyler içmek istiyorum. Ama herşey sırf o gün özel bir gün olduğundan dolayı olsun istiyorum. Çok mu şey istiyorum ki :) Allaha şükürler olsun ki Sevgilim bu zamana kadar beni kırmadı ve özel günlerimizin hepsinde özel şeyler yapmaya çalıştı.Hatta bazen benden önce davranıp 30 Nisan , 30 Mayıs , 15 Haziran da ilk mesaj atan o oldu.İlk senemiz de " 30 mayıs bizim ilk dışarı çıktığımız gün , ogün seninle birlikte buluşmak birlikte vakit geçirmek istiyorum " demişti. Romantikliğine romantiktir benim Sevgilim :) Sadece bazı özel günlerin " ticaret " olduğunu düşünmekte o kadar :)

Sevgilim , burnumda tütüyorsun.. Seni çok ama çok özledim.. 15 Haziran Yıl dönümümüz ve çok şükür ki Allahıma dua ediyorum , ogün bir aksilik olmaz da yanımda olursun diye. Şu an 11 Haziranda geleceksin gözüküyor fakat ne olacağı belli olmaz..Son dakika bir ceza alayım deme bak terlikle kovalarım seni :) 

Canım Aşkım ,
Meleğim ,
Benim Küçük Sevgilim,
Nice 3.yıllara , Nice 30. yıllara ..!
Bugün yanımda olamasanda , kalbindeyim , kalbimdesin.
Allah seni bana yazsın.
İlk dışarı çıkma günümüz kutlu olsun
Seni Çok Seviyorum..!
İyi ki varsın..!
İyi ki benimsin...!


Şafak : 11 / Bilecik

27 Mayıs 2014 Salı

Çengelköyde Gidilebilecek Mekanlar

        Sevgilimin gelmesine sayılı günler kala içim içime sığmamaya başladı :) Geldiğinde ne giysem , acaba şirket çıkışına yetişir mi , ben erken çıkış mı alsam falan filan diye kendi kendime düşünmeye başladım. Eee kolay mı atarsa 13 günümüz kaldı. 2 hafta sonra bugün Askeriyeden çıkmış olacak..Ah Aşkım Ah.. Gel artık gel.. Burnumda tütüyorsun.. Sevgilimin geldiği hafta yıllık izine çıkacağım 5,5 ayın acısını o 1 haftaya sığdırmaya çalışıcam :)
       Çengelköy'e sevgilimle birlikte gitmediğim sürece çok ama çok nadir bazen ailemle birlikte yemek yemeğe gidiyorum. Çengelköy , Boğazın tüm güzelliğini size sunuyor .. Şimdi küçük bir Çengelköy turu yapalım :) Yemek yenilecek yerleri , birşeyler içebileceğiniz cafeleri hakkında kısa bir bilgi paylaşımda buluncam  =) Tabii ki benim anlatacaklarımla sınırlı kalmıyor Çengelköy :) Ben sadece benim gittiğim , gördüğüm yerleri size yazacağım..

   Dip Not : Fiyatlar konusunda hatırlayamadığım için maalesef yardımcı olamayacağım.


 1Tarihi Çengelköy Çınaraltı Aile Çay Bahçesi



Çınaraltı , Deniz kenarında bulunan , gençlerin hatta çoluk çocuk ailelerin gittiği, dışarıdan yiyecek getirmenin serbest olduğu sadece içeceğin yasak olduğu , Boğaziçi Köprüsünün en güzel halini görebileceğiniz bir konumdadır. Hafta içi veya haftasonu ekmeğinizi , böreğinizi , simidinizi ister Çınaraltının girişinden , isterseniz herhangi bir pastaneden alın , evinizden peynirinizi , zeytininizi ,domatesinizi alıp Çınaraltına gidip orada yiyebilirsiniz .Çayınızı veya meyve suyunuzu da orada söyleyebilir açık havanın keyfini bu şekilde sürebilirsiniz :) Aslında güzel de bir uygulama. Deniz kenarında yer bulmak çok zor ama deniz uzağınızda bile kalsa  yine her türlü görebiliyorsunuz. Haftasonu o kadar kalabalık oluyor ki , hele bir de hava güzel olduğunda , gelen ya kapalı alanında yiyor ya da geri gidiyor. Çengelköy Çınaraltına ölmeden önce bir kere de olsa muhakkak gidip Kahvaltı yapın derim. İlla dışarıdan birşeyler getirmenizi gerek yok, Çınaraltının size sunduğu kahvaltının da keyfini sürebilirsiniz.

Fiyatlar : Boğaz manzarası olmasına rağmen fiyatlar gayet uygun. Bunda çay bahçesi olmasınında etkeni var  tabii :)
Geçen Kartlar : YOK   /  Nakit para ile gitmenizi tavsiye ederim. Çünkü yemek kartlarının geçmesini bir yana bırakın banka kartı ve kredi kartı da GEÇERLİ DEĞİLDİR..!

2Erbap Restaurant & Cafe





                             


       

    Erbap ,Çınaraltının girişinin sağ kısmında çıkışında sol kısmında, ana caddesi üzerinde bulunan , vitrinine baktığınızda içeri girmemek için kendinizi zor tutacağınız ve sevgiliminde benim de doğumgünümü kutladığımız ,  3 katlı , şık , restaurant ve cafedir. Giriş kısmında pastalar , kurabiyeler bir çok ürün size " gel beni al , gel beni ye " diye gözünüzün içine bakıyor :)  Üst kata çıktığınız da resimlerde de görüldüğü gibi Boğaz tüm güzelliğiyle size gülümsüyor , denizin pırıltısını , gemilerin yol almasını , martıların uçuşmasını izleyip kendinizi dinleyebiliyorsunuz. Yazın daha çok açık alanında yani 3.katın terasında oturuyoruz ( Yukarıda gece çektiğim fotoğraf ) , Kışın ise yine yukarıda ki fotoğrafta yarı açık yarı kapalı alanında oturuyoruz. Daha doğrusu , eskiden 2.katta bu yarı açık yarı kapalı alanında sigara içme izni vardı. Ama daha sonra yasak geldi. Eee kışında terasta oturulmaz :) Bizde artık daha çok yaz aylarında gidip birşeyler yiyip , içmek için tercih yerimiz oldu.

Fiyatlar: Ne çok uygun ne çok pahalı diyebilirim. Daha doğrusu diğer yerlere nazaran biraz daha pahalı.Ama o manzaraya değer bu fiyatlar. Boğaz manzarası eşliğinde birşeyler yiyip içmek harika bir duygu.

Geçen Kartlar :  Kredi kartı veya banka kartı geçerlidir. Yemek kartları (sodexho , ticket geçerli değildir )

3)  Kahverengi Cafe




     
Çengelköy Çınaraltının yan girişinde hemen.Geçen sene herhalde en çok gittiğimiz cafelerinden biridir Kahverengi cafe..
Ben yemek yemekten ziyade daha çok birşeyler içiyorum. Oda klasik Sütlü Nescafedir. Hemen hemen her gittiğim cafe de muhakkak nescafe içerim , bazen iş çıkışı gittiğim için biraz acıkınca tost yiyordum.Tadı fena sayılmaz. Ben dışarda pek yemek yemeği seven bir insan değilim. Bir ara sürekli dışarıda yemek yediğim için mide fesadı geçiyordum. Yememe hastalığına yakalanıyordum resmen. Ay aklıma güneşi beklerkenden ki Melis geldi :) İzleyenler bilir ama ben o derece de manyaklık yapmıyordum.Benim mideme artık yemekler ister istemez dokunmaya başlıyor öyle ki su böreğinden bile zehirlenen birinden ne bekleyebilirsiniz ki :) Bu yüzden yemek konusunda seçiciyim öyle her yerde yemek yiyemiyorum. Ama gittiğim bu yerlerin bir çoğunda tost , hamburger v.s. muhakkak tatlarına bakmışımdır.
Kahverengi ; Açık kapalı alanıyla , 3 katlı (giriş katı dışarı ,üst kat kapalı alan , en üst kat teras ) yeri geldiğinde canlı müzik yapılan , yemekleri ve tatlıları orta derecelerde olan , fiyatları hemen hemen bir çok yerle aynı tutulan, daha çok gençlerin takıldığı ve Nargile içmesende sürekli nargile içilen ve o kokuya maruz kaldığınız bir yerdir. 2013'ün ilk aylarında kapalı alanda sigara içilebiliyordu sanırım bu yasağı kaldırmışlar.Biz zaten daha çok dış kısmında oturuyorduk. Üstten ısıtmalı ufolar olduğu için pek sıcak veya soğuk konusunda sıkıntı yaşamıyorduk. Ah bir de masanın altından geçen , bir anda nereden atladığı belli olmayan kediler olmasa daha iyi olacaktı ama . 2013'nin sonbahar aylarından itibaren gitmemeye başladık. Sevgilimle , son zamanlarda artık sigara içilecek alan aramıyor , tavla oynayacak alan aramaya başlamıştık :) Kahverengi , tavlayı kaldırdıktan sonra biz de artık gitmemeyi tercih ettik.Geçen Cumartesi günü Çengelköye inmiştim sanırım el değiştiriyor. Bir çok yenilik yapmışlar gibi gördüm..

Fiyatlar : Orta derece
Geçen Kartlar :  Kredi kartı , banka kartı , yemek kartları geçerlidir. (En son gittiğimde bu şekildeydi el değiştiriyorsa eğer yemek kartları konusunda pek bir bilgim yok)


4)  Allegria Cafe & Restaurant



Allegria , Çengelköy Vapur İskelesinin hemen karşısında  denizi ve köprüyü rahatlıkla görebilirsiniz. 2 katlı , yarı açık yarı kapalı alan , yazın camların açılmasıyla içeri hafif esen rüzgarı  , kışın sigara içiliyor ise camların yarı açık bırakılmasıyla müşterilerin üşümemesi için ısıtıcıların bulunması ,  titizliği , çalışanların güleryüzlülüğü , tavlası , özellikle Nescafesinin müthiş tadı ile şık bir cafe restuaranttır. Gerçekten Çengelköy çevresinde en çok beğendiğim Nescafe burada :) Benim gibi Nescafe sevenlerdenseniz ve yolunuz düşerse muhakkak uğramadan gitmeyin derim. Şıklığı dedim ya , inanın tuvaletleri hem çok temiz , hem çok şık dekore edilmiş durumda. Televizyon bile mevcut o kadar diyim :)

Fiyatlar : Normal..  (Mesela Nescafe 6 TL , Çay 2 TL.  Zaten Nescafe bir çok yerde 5 TL den başlıyor , çaylar da aile çay bahçesi olmadığı sürece cafelerde 2 TL den başlıyor .)
Geçen Kartlar :  Kredi kartı , banka kartı  geçerlidir.


5) DURAK BÜFE

                                 

 


Durak Büfe ; 3 katlı (hava güzel ise teras katını tercih etmenizi öneririm ) teras katının manzarası bir tarafı ana caddeye diğer tarafı ise Boğaz'a bakmaktadır.Yemeklerinizi aldığınızda teras kata asansörle çıkabiliyorsunuz. Ayrıca teras katının yeni açılan cafe bölümü de mevcuttur. Biz bir kere gittik Sevgilimle birer kahve içip tavla oynadık,sonrasında soğuk kış günlerine geldiği için cafe bölümünü doğal olarak kapatmışlardı.Ama görünüşe göre biz bu yaz Sevgilimle orada vakit geçiricez gibime geliyor :)  Cafe bölümünde Tavla ve Okey de mevcuttur.. Durak büfe denildiğinde ilk akla gelen nitekim Kumpir oluyor. Kumpirin asıl yeri Ortaköyden sonra yediğim en güzel kumpirlerden biridir.Ayrıca sosisli ve sosisli patsosunuda öneririm.Normal büfelere nazaran gerçekten yemek lezzeti kıyaslanamaz. Hem de ilgililer. Benim boğazlarım hemen ağrıdığı için soğuk su bile içemem , yazın kavurucu sıcaklarda bile dışarıdan su alırım .. Ayran sipariş verdiğimde ,ayran doğal olarak dolapta saklanması gerektiği için ya biz beklerken ayran önceden çıkartılıyor yada sıcak suyla mı artık neyle orasını göremedim :) bir şekilde soğukluğu alınıyor. Valla ben başka herhangi bir yerde böyle hizmet gördüğümü söyleyemem.



Fiyatlar : Normal  (Bir çok yerde olduğu gibi Kumpir 10 TL. Sosisli ve patsonun fiyatını hatırlamıyorum ama fiyatları normal derece de )
Geçen Kartlar :  Kredi kartı , banka kartı ve yemek kartları  geçerlidir. (sodexo v.s.)


6)  TARİHİ KUĞU KEBAP





    Kuğu Kebaba , sevgilimle değil ama bir kaç kere ailemle birlikte gittim. Ana cadde üzerinde bulunan , 2 katlı , çalışanlarının hızlılığı ve Pembe binasıyla dikkat çeken bir Kebapcıdır. Kuğu kebabın özellikle Lahmacununu tavsiye ederim. Kişi başı 2 adet lahmacun bile fazla gelebiliyor :) Ayrıca Et Dönerinide tavsiye edebilirim.Çorbasından , Kebabına , Izgara çeşitlerinden , tatlısına kadar bir çok çeşit ürünü bulabilirsiniz.

Fiyatlar : Normal  (Ben en son kışın gittiğimde Lahmacun 2,5 TL , Ayran 2 TL )
Geçen Kartlar :  Kredi kartı , banka kartı ve yemek kartları  geçerlidir. (sodexo v.s.)


7) Paşa Kokoreç

     


    Paşa Kokoreç ; Gerek arkadaşlarımla , gerek ailemle , gerek Sevgilimle gittiğim , 3 katlı , terasının manzarası , çalışanların hızlılığı , 7 gün 24 saat açık olması , yemeklerin lezzeti ve bir çok ünlünün de gidip yemek yediği yerdir. Benim özellikle tavsiye edeceğim ; Kaşarlı Dürüm Köfte .. 24.5 yıllık hayatımda ilk defa bu kadar güzel köfteyi Paşa Kokoreçte yedim (Annemin köftesi hariç ) , Annemlerle gittiğimizde , Annem ciğer yemişti ve çok lezzetli bulmuştu. Arkadaşım Nuray gittiğinde ise ; Patlıcan Kebabını özellikle çok beğendiğini söylemiştir. Aslında Nam-ı diyar Kokoreçci ve İşkembeci ama her türlü çeşit çeşit lezzetli yemeği bulabilirsiniz. Çorbasından , Kokorecine , Kebabından , Tatlısına bir çok çeşit yemek sizi bekliyor. Yolunuz düşer ise muhakkak uğrayın derim.Üsküdar , Beylerbeyi İstikametinden gelirseniz Çengelköy merkeze geldiğinizde sağda bir petrol ofisi olacak hemen onun yanında ana cadde üzerinde..Anadolu hisarından geldiğinizde sol da petrol ofisine gelmeden önce Paşa Kokoreci görebilirsiniz.

Fiyatlar : Orta derecede.
Geçen Kartlar :  Kredi kartı , banka kartı ve yemek kartları  geçerlidir. (sodexo v.s.)

Saygılar ..

22 Mayıs 2014 Perşembe

Sevgilimin Ailesiyle Tanışma Günlüğü

       Şimdi durduk yere nereden aklıma geldi bende bilmiyorum :) Sevgilimi o kadar özledim ki , sürekli onunla ilgili yaptığımız herşeyi gözümün önünden film şeridi gibi geçiriyorum ..
      Tarih 25.o3.2o12 .Sevgilimin ailesinden ilk olarak Tarık Dayısı ve  GülayYengesiyle tanıştım.Ogün nasıl bir heyecan , nasıl bir titreme , nasıl bir iştahsızlık anlatamam..Sabah kahvaltısına gidecektim ve doğal olarak aç karınla gitmem de fayda vardı sonra da düşündüm ki ; ' orada yiyemem bir iki lokma birşeyler yiyeyim de evden öyle çıkayım bari ' dedim ama nerdee bende o iştah ? Sanki büyük bir Aile daveti vardı ben de görücüye çıkıyor gibi ne iştah , ne açlık , ne tokluk hiçbirşeyden eser yoktu :)



     Bir güzel makyaj yaptım.Altı siyah üstü beyaz puantiyeli cicili bicili Elbise mi giydim , saçlarım o dönem kısa olduğu için 5 dakika da hemen saçımı düzleştirdim . Hazırdım !! Heyecan tavandaydı.
Evden çıkıp Ümraniye'ye gittim :) Sevgilimle buluştuk ve sonrasında Sevdiceğimle Pastaneye gittik ve ben dedim ki " Aşkım geri mi dönsek ben yapamıcam galiba " dedim , " Aşkım ne olacak birşey olmaz " dedi. Pastaneden kurabiyeler aldık ve evin önüne geldik :) Ben geri dönelim Aşkım , geri dönelim dedikçe , Sevgilim kapıdan içeri sokmakla uğraşıyordu beni :) Gülay Yenge ve Tarık Dayı (Ben Gülay Teyze ve Tarık Abi diyorum) beni kapıda karşıladılar. Ben " Merhaba " dedim ama o Merhaba ağzımdan çıktımı , yoksa içimden mi söyledim , ağzımdan çıktıysada onlar duydumu bilemedim..Salona geçtik , önce nasılsın , iyimisin muhabbetleri vardı sonrasında ise kahvaltı masasına oturuldu. Yarabbim. Masada yok yok , maşallah bir kuş sütü eksik ben çok açım ama heyecandan yiyemiyordum ki =(


Neyse Efendim bir iki tane domates bir iki tane salatalık aldım , Sevgilime de çaktırmadan yumurta koymasını söyledim. Yavaş yavaş , tıngır mıngır hatta aşiyanda mehtaba çıkar gibi yemek yiyordum..Normalde de çok hızlı yediğim söylenmez ama o kadar da yavaş yediğim sanırım hayatım boyunca ilk ve son kez olur diye düşünüyorum.Allahın gücüne gitmesin, ekmeğin içini yiyemiyorum, çaktırmadan çıkarıp Serhatımın tabağının yanına koyuyorum,zaten doğru düzgün birşey yiyemiyordum bir de bıraktığım ekmek içleri orada öylece durduğunu görünce iyice sinirleniyordum.Şimdi ayıp olmasın sonuçta misafirlikteydim.Ama baktım Sevgilimin önündeki ekmek içleri çoğalıyor, benim bıraktıklarım hala duruyor. Bir anlam veremedim , daha doğrusu anlam vermeye çalışıyordum ki , Tarık abinin de Serhat'ın önüne ekmeğin içini koyduğunu gördüm :) O masada 4 kişiydik ve sadece Serhat ekmek içini yiyordu. Ben iki lokma yediğim için Tarık Abi, " Yağmur al al , ben seni anlıyorum , bende senin dönemlerinden geçtim " diyor, bir yandan da domates uzatıyordu. Benim kahvaltı da vazgeçilmezimdir Domates. Domates olmasın , o sofra ne kadar zengin olursa olsun benim için ofsayt demektir :) Utana sıkıla aldım domatesi. Bir anda mideme biri oturdu ve kalkmadı =( ee daha doymamıştım ki ?  Kahvaltı yapıldı , masayı toplamada yardım ettim , ee bir nevi gelin sayılırdım yani :)Hamarat pek değilim ama orada hamaratlığımı göstermek zorundaydım..! Serhatımla 1 saat daha durduk ve sonrasında kalktık. Zaten evden çıktığımda başıma ağrı girmişti o kadar stres yapmışım ki. Genel olarak bana yaklaşımları gayet iyiydi , sıcakkanlılardı , onlar konuşturmaya çalışsalarda beni , ben pek konuşamıyordum kısa cümleler kuruyordum, ki ben yani , ki biz bayanlar kısa cümle kullancaz, biz bayanlar az konuşcaz ? Olacak iş değil..!!
Sevgilimle evden çıktıktan sonra bir " ohh " çektim ve Sevgilim bana ne dese beğenirsiniz " Aşkım çok iyi rol yapıyorsun " :) " Aaa üstüme iyilik sağlık , ne rolü hayatım , sonuçta saygı ve ilk kez tanıştığım insanlar normaldir bu şekilde davranmam " dedim.Paşam benim hanım hanımcık , böyle üsturuplu , hamarat oluşuma pek şahit olmadığı için ona göre rol yapıyor gibi geliyor. Bende bir kızın hemen ilk günden , yayıla yayıla oturmasına , homini gırtlak bir yanda yemek yemesine, sürekli bır bır konuşmasına hiç şahit olmadım yani :) Ki en son geçenlerde Kayınvalidemle gittiğimde bile hala daha oturup kalkmasına dikkat ediyorum , zar zor birşeyler yiyorum , ister istemez hala daha heyecanlanıyorum (=

Sonuç olarak ; Onlar da  beni sevdiler , bende onları çok sevdim :)



Gelelim Müstakbel Kayınvalidemle tanışma gününe :)
Allahım o günü unutamıyorum ki .. Sevgilim o kadar çok gözümü korkutmuştu ki , annem şöyledir , annem böyledir , annem şunu der , annem bunu der .. Ay bir heyecan .. Bir korku.. Eee sonuçta Sevgilimin Annesi ve erkek Anneleri , çok hassastır bu konularda..
Tarih 22.12.2o12 .. Sevgilim Aöf kursuna gittiği için Ümraniyede buluşmak en mantıklısıydı ve bu sefer dışarı da buluşcaktık. Dışarı da buluşmak benim için daha iyiydi hem kalabalık bir ortam olacak , hemde evde şimdi gerim gerim gerilmiyecektim.( Tabi bu ilk buluşmaydı daha sonra evlerine de ziyarete gitmiştim.)O gün hava çok ama çok soğuktu hatta kar bile yağmıştı diye hatırlıyorum..Çok hafif bir makyaj yapmıştım. İnce bir eyeliner ve çok hafif bir allık yeterliydi..Siyah bir pantolon (ki en sevdiğim renk bir türlü vazgeçemiyorum siyahtan ) üzerime bej renginde polo yakalı bir kazak ne çok kalın ne çok ince. Üzerime siyah kalın bir hırka, ayacıklarımda botlarım , üzerimede kalın montumla yollara koyuldum :) 
Sevgilim kurstan çıkmasına hemen hemen bir yarım saat vardı diye hatırlıyordum ki ben Ümraniye Aslı Börek ' e gelmiştim. Buranın iç dizaynı hoşuma gidiyor . Bir kaç katı var ama biz sigara içtiğimiz için aşağı katı tercih ediyoruz ne soğuk ne sıcak oluyor içerisi. Hatta bir ara çok sıcaktı ki , ben üzerimde ki montu bile çıkardım. Şimdi Annesinin yanında sigara içmek ayıp olurdu bu yüzden son bir tane daha içtim , ağzıma sakız attım ve beklemeye koyuldum. Bu arada kendime Nescafe söyledim. Ama Nescafeyi içemedim. Buz kesti resmen Nescafe. Sevgilim " Aşkım ben kurstan çıkıyorum , Annemde yoldaymış biz geliyoruz "dedi.Ben hemen sakızı çıkardım son bir kez küçük aynamdan kendime baktım ayy Allahtan Esmerim , Beyaz tenli olsaydım başımda ki , yanaklarımda ki ateş şimdiye pembe rengini alırdı :) Zaman daralıyordu bense ne yapacağımı bilemeden kapıya doğru bakıyordum. Baktım Sevgilimi gördüm , yanında da Sevgi Teyze. Ne yapayım acaba ? Otursam mı , gelincemi kalksam .. Yoksa ayakta mı beklesem dedim.En sonunda ayakta beklemeye karar verdim :)


Yavaş yavaş yanıma geliyorlardı benim kalbim yerinden fırlayacak gibiydi. Masaya geldiklerinde " Merhaba " dedim . Elini öptüm , sonrada bir öpüşme faslı derken masalarımıza oturduk. Serhatım açmış gazete okuyor , bir yandan da çay içiyor beni yalnız bırakıyordu :) Bende kaş göz yapıyorum ama bilerek yaptığı belliydi çünkü bende Babamla tanıştırırken hiç konuşmuyordum Serhat konuşuyordu =) Allahtan Sevgi Teyze çok cana yakın davranmıştı ve çokta konuşkan biriydi ( ki hala daha öyle ) o yüzden ben hiç yabancılık çekmedim. Doğum günlerinden , Ailemden , oradan buradan konuştuk derken hemen hemen 1 saat geçmiş. Müstakbel kayınvalidemin işi olduğu için kalktı bizde onu uğurladık. Sevgi Teyze gittiğinde ben bir oh çektim , rahat rahat çay sigara içtim stresimi attım. Akşam Serhat' a soruyorum , Annen sevmiş mi beni , birşey dedi mi ? diye.. Sevgi Teyze de Serhatıma soruyormuş , Yağmur bir şey dedi mi ? diye :) 
Genel olarak ; Ben Sevgi Teyzeyi gerçekten o günde o günden sonra da çok sevdim . Nitekim evlerine gittiğim de mis gibi yemekler yapmış , beni çok iyi ağırlamıştı. Serhatımın bahsettiği gibi korkulacak biri değildi :) Hatta tam tersi çok daha iyi niyetli , çok daha sıcakkanlı ee bunda ikimizin de Terazi burcu olmasının rolü var =P Serhatım da " Annem seni kızı gibi görüyor , seni çok seviyor " diyor. Bu beni çok sevindiriyor. Çünkü bende aynı duyguları hissediyorum ve iyi anlaştığımızı düşünüyorum. Bazen şunları da duymuyor değilim " Evlenmeden önce öyle bizlerde iyi anlaşıyorduk ama şimdi bak hiç anlaşamıyoruz " diyenlerde var. Nitekim bana soracak olcaksınız ;herşeyin başı Saygı. Eğer ki ilişkide, aile de , arkadaş ortamında Saygı varsa , Sevgi de vardır zaten. Sen karşındakine Saygısızlık ettiğin sürece , karşındakinin de sevmesini bekleyemeyiz. Bir de tabii erkek Anneleri , gelinlerinden çok kıskanırmış öyle duydum. Buna Seda Sayan'ın programında da bizzat şahit oluyoruz :) Ne olursa olsun , Anneler doğuyor sonra geliyor bir kız alıp onunla hayat kuruyor. Doğanın kanunu bu :) Sonuçta bizi de Annemiz doğurdu değil mi ?  Ama bizim Annelerimiz , Erkek Anneleri gibi bu konuda çokta hassas davranamıyorlar. Erkek anneleri ; oğullarının bir dediklerini iki etmez, gecenin kaçı olursa olsun yemek hazırlar, oğlu su istese kalkıp herşeyi bırakıp suyunu götürür v.s. şımartırlar kısacası. Ama biz öylemiyiz , ki ben tek çocuğum , şımarık yetiştirildiğim halde (bunu inkar etmiyorum ) yinede paylaşmayı öğrendim , yine de elimden geldiğince bir iki yemek yapmasını biliyorum , yeri geldiğinde temizliğe yardım ediyorum ..Ne kadar şımarık olursan ol işin içine Evlilik girince , kendi evinin kadını olduğunda o zaman o tembellikten o şımarıklıktan eser bile kalmıyor :)

Saygılar

19 Mayıs 2014 Pazartesi

Kilo verme ve Diyet Arkadaşım

         


      Biz bayanların yaz gelince " kilo aldım , diyete girme vakti geldi " stresi hemen hemen her yıl yaşanır. Bu stresi yaşayanlardan biri de benim :) Bu sene Sevgilimin yokluğunda inanılmaz yemeğe başladım , öyle ki artık 34 beden olan pantolonlarımın içine zar zor girmeye başladım =( Aslında genel anlamda kilom ideal. Boyuma (1.60) , yaşıma göre (24 ) en fazla olmam gereken kilo 55 kilo ama bir de o 55 kiloyu bana sorun. Çok şükür ki 55 kiloya çıkmadım ama 53 kiloya yakın bir kiloya kadar çıktım :)  iki hafta önce Pazartesi günü (o5.o5.14) tartıya çıktım ve bir an için tartıyı fırlatmak istedim .. Hemen o gün diyete başladım :) Çok şükür ki diyetim hala daha devam etmekte , hemen kestirip atmadım.. Herşeyden önce Sevgilim kendiside çok zayıf olduğu için , beni de zayıf istiyor , paşam hafif göbeğe bile tahammül edemiyor diyebilirim. Güya Türk erkekleri " Etine dolgun kadın severlerdi " noldu ? (= Sevgilim haklı da aslında , ben kilo aldığımda direkt yanaklar ve göbek şişmeye başlıyor. Fotoğraflarda sanki ağzıma helyum gazı vermişlerde balon gibi şişirmişler gibi duruyor.. Ahh ah nerde eski Yağmur ? Bu şirkete başlamadan önce , 45  kiloydum .. Şimdi bu 45'i herhalde bir daha asla göremem en fazla 47 kilo da kalırım. Bir de yaş ilerledikçe kilo verme olasılığı da düşüyor,çalışma hayatında da oturarak iş yapıyorsan vay haline..! Yemek ye otur,   çay vakti geldi ee tatlısız olmaz kek, çikolata , bisküvi almalar  , Nuraycım sağolsun öğle arasında gidip 1 paket Baharat çeşnili cips alır gelir , bazen de acılı soslu fıstıklar falan derken günlük almam gereken 1.500 kalori sana oluyor 2.500 kalori ee ben kilo almıyım da kimler alsın ?  
         Size 15 gündür uyguladığım diyetimin formülünü vermek isterdim ama açıkcası herhangi bir formülüm yok :) Mesela benim ekmekle aram sadece sabah ve öğleyin vardır , diyete girsemde girmesemde akşam ekmek yemem . Bunun yanında Allah günah yazmasında , ekmeğinde sadece dışını yerim içini kendimi bildim bileli yiyemem ya :) 



         Sabahları ; Uno'nun Kepekli Ekmeği ' ni yiyiorum. İki dilim arasında bazen salam , kaşar . Bazen Beyaz peynir . O gün canım ne isterse onu ekmeğin içine koyuyorum ama dozunda.Çayı ise şekersiz. Sadece akşamları çayı 1 şekerli içiyorum. Ben genel anlamda da 1 şeker kullandığım için benim için pek bir kayıp olmuyor. Sabah ve öğlen şeker koymuyorum, akşamları şeker koyuyorum. Bu tercihinize göre değişebbilir. Mümkün olduğunca şekersiz ve limonlu içmekte fayda var ama bir akşam keyfim var, onda da bari Şekerli içiyim dimi ya :) Öğlenleri ; Evden getirdiğim Zeytinyağlı herhangi bir yemek; Fasülye , Barbunya , Bezelye v.s. ama 1 porsiyon değil yarım porsiyon ,  yanınada bir dilim veya iki dilim yine kepekli ekmek.Akşam ;Evde olan herhangi etli yemek mesela yine örnek vereyim ;Ekmeksiz ki akşamları ekmek yemezseniz bu zaten kilo vermenizi ister istemez sağlayacaktır.Bezelye ve Pilav var diyelim , eskiden 4-5 kaşık bezelye yerdim şimdi ise 2 kaşık yiyorum , pilavla aram çok iyi değil ama yinede eskiden 4-5 kaşık yiyorsam yine iki kaşık yiyorum ve masadan doymadan kalkıyorum ama inanın üzerinizde o yemek yedikten sonra ki ağırlık olmuyor :) En çok sevdiğim yemeklerden biri Makarna. Her türlüsünü yerim :) Eskiden inanın 1 porsiyon makarna yesem ve doymasam yarım porsiyon bir daha yerdim şimdi ise sadece 3 kaşık :) Şimdi ara öğün birşey yiyormusunuz diye sorarsanız o belli olmuyor , bazen acıktığımı hissediyorum Eti form yiyorum bazen sağolsun Nuraycım çikolata alıyor çok ama çok az ucundan koparıyorum. Tatlıdan , çekirdekten ve ağır yemeklerden mümkün olduğunca uzak duruyorum. Aslında herşeyi yiyebilirsiniz ama dozunda. İnanın canım Eklerden yemek mi istedi eskiden oturduğumda 3-4 tanesini bir arada yiyorsam şimdi sadece 1 tanesini yer nefsimi köreltirim. Geçen senelerde diyette iken İskender bile yedim ama nasıl ? Sevgilime aldık, ben sadece ara ara yedim ve nefsimi körelttim..Bol Bol su tüketmeyi de unutmayalım inanın bende normal şartlarda sağlığımız için yararlı olan suyu çay veya nescafe içmesem unutup giderim. Su içtikten sonra faydasını inan ki görebiliyorum.Günde benim en fazla 1.5 veya 2 Lt buluyor.Uzmanlar , " günde 8 bardak su içmeniz gerekiyor " diyorlar.  Bu da bir dip not olsun. !

                                  



 Gelelim spor konusuna; hayatım boyunca spor salonuna gidip spor yapmadım ama sporu evime kadar getirdim diyebilirim :) Nasıl mı ?.. Eskiden 1 saat yürüyüşlerim vardı bu sene öyle bir fırsatım maalesef olmuyor. Sadece iş yeri ile ev arasında 15 dakikalık bir mesafe yürüyorum onuda mümkün olduğunca hızlı hareketlerle yapmaya çalışıyorum.Eve gidince , İpad'i yanıma alıyorum ve youtube'a spor hareketleri yazınca sizin önünüze bir çok seçenek çıkarabiliyor. Benim size tavsiyelerimin başında Leslie Spor Hareketleri olabilir. Hem yavaş bir tempo hemde öncelikle direkt ana hareketlere geçmeden önce ısınma hareketleri açısından gayet güzel. İlk bir hafta bu hareketlerle ısınabilirsiniz. Günlük yarım saat - 45 dakika ayırmanız yeterli oluyor.. Ayrıca Aerobic Fitness Zumba gibi videoları da izleyip rahatlıkla oradaki hareketleri yapabilirsiniz.Ama ısrarla üzerine bastırarak söylüyorum ; öncelikle muhakkak ısınma hareketleri yapın ,bunu da linkte de paylaştığım gibi yapabilirsiniz. Direkt Zumba veya yüksek tempolu hareketler yapınca heryeriniz ağrıyor bizzat kendim yaptığım ve o ağrıları çektiğim için benden söylemesi :) İlla spor salonuna gitmek zorunda kalmanıza gerek yok.. Sonuçta spor hayatın bir parçası olmalı  ve insan yaptıkça hem rahatlıyor hemde üzerinden ağır bir yük kalkıyor...

     Bugün size bir site tanıtacağım ; Diyet Arkadaşım
     Nasıl bir site sizlere bilgi vereyim ; Öncelikle yaşınızı , boyunuzu , kilonuzu , cinsiyetinizi yazıp üye oluyorsunuz. Her gün yediklerinizi düzenli olarak yazabiliyorsunuz ve durmanız gereken yerleri de size söylüyor. Açıklayayım ; benim mesela günlük almam gereken kalori miktarı 1500 kalori. Pazartesi günü akşama hatta geceye kadar (00.00'a kadar)yediğin , içtiğin bütün bilgileri yazıyorsun baktın ki 1400 kaloridesin kendini frenleyip yemeği bırakıyorsun :) oldu da geçtiniz size bilgi olarak " bugün 0.02 kilo aldınız " diye yazı çıkarıyor veya oldu da kilo verdiniz Salı günü tekrar yediklerinizi yazdığınızda  " 0.05 kilo verdiniz " yazmaktadır hatta " bu şekilde devam ederseniz aylık 1 kilo verirsiniz " tarzında yazılar da çıkmaktadır. Eğer üye olursanız , internet ortamı hemen hemen hepimizin elinin altında , akşama kadar beklemeden , yedikçe yazın içtikçe yazın, en azından " ay ben bugün ne yemiştim ya " düye düşünmekten kurtulursunuz :)


 Bazen kalorileri yüksek bulduğunuz şeyleri yemek zorunda kaldığınızda bir moraliniz bozuluyor " ayyyy bu da çok kaloriliymiş be " , " off acaba sadece yarısınımı yesem "  falan diye söylenmiyor da değilsiniz hani , ama unutmayın , sürekli kaloriylede yaşamak çok zor oluyor :) Biraz psikolojiniz bozulmuyor da değil hani ama en azından kendini yemekten dolayı frenleyemeyenler için bence 10 numara 5 yıldız bir site.




 Ayrıca tek yediğiniz , içtiğiniz şeyleri yazmıyorsunuz mesela " Dans" yazıyorsunuz size 1 saat dans etmek şu kadar kalori yakar çıkıyor . 15 dk , 30 dk , 45 dk (yarım + çeyrek ) seçiyorsunuz ve onu da ekliyor .  En azından yediğiniz yemek , yediğiniz tatlı , içtiğiniz içeceklerden sonra yaptığınız sporu da yazınca daha hızlı kilo artışı olduğunu göreceksiniz.

           Kendinizi frenliyemiyorsanız eğer , Diyet Arkadaşım  size bu konuda yardımcı olacaktır.
     
                                                           Saygılar



14 Mayıs 2014 Çarşamba

Türkiye Başın Sağolsun


Benim içim kan ağlıyor , gözü yaşlı Annelerin , Eşlerin , Çocukların halini düşünmek bile istemiyorum..Allah sabır versin.
Haberleri okumak , haberleri izlemek bile istemiyorum. İzleyemiyorum.. İçim kan ağlıyor , gözlerimde ki yaşları tutamıyorum..
3 gün Milli Yas ilan edildi.Ama ya Aileler için bu yas bitecek mi ?
15 yaşında bir çocuğun Ailesinin durumunu düşünmek bile istemiyorum..
Hele bir de şu yazıyı okuduğumda yüreğim parçalandı resmen..Yaralı madencinin ambulansa bindirilirken " Çizmelerimi çıkarıyım mı " diye sorması beni benden aldı..

Türkiye Yas tutuyor..
Türkiye Dua ediyor..
Türkiye Sabır diliyor..

Türkiye Başın Sağolsun..!

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Sevgili Günlükcüm / 11

                       12.o5.2o14 / Pazartesi

Sevgili Günlükcüm ,

Geçen hafta Perşembe günü (o8.o5) Sevgili Bady'm Nurayın ve Eşi Ömer abinin , birbirleriyle tanıştıkları , ilk görüştükleri günün 10.yılıydı :) 




 Nuraycım , güvenliğe çıkıp , Orkidesini ve Çikolatasını aldı , bizim bölümün içine girdiğinde ağzı kulaklarında, gülüyordu..Bir heyecan, bir mutluluk tüm gün ağzı kulaklarında yaşadı..Hiç ama hiç beklemiyordu ki , " akşam bir yemek yeriz o kadar " diyordu ,  bende " Eee kızım görüyorsun değil mi , romantik adammış göndermiş keşke sende birşey gönderseydin " dedim :) "ama ben gönderebileceğini tahmin etmiyordum ki " dedi . Kıyamam ya ..Mesai bitimine doğru , Nuraycığıma bir güzel makyaj yaptık , saçına şekil verdik . Artık akşama hazırdı :)

Ömer Abinin , Bady'm için yapmış olduğu jest zaten şirketin diline de dolandı diyebilirim :)" Nuray Evlilik yıl dönümünüz mü " , " Nuray doğumgünün mü " sorularına  Nuraycım teker teker  cdvap vermek zorunda kaldı :) 

Nice 10.,20.,30.,40.,50. yıllara :)

Cumartesi günü (1o.o5) uyandığım da saat 10.00'dı . Daha da uyurdum ama sevgilim çarşıya çıkacaktı. Normalde hemen bir mesaj sesine uyanan ben , sevgilimin attığı mesajı duymamışım. Gözümü açıp telefona bakmasam görmeyecektim. Demekki çok yorgunmuşum , bir de haftasonu (cumartesi veya pazar )sevgilim çarşı iznine çıktığı için uykumdan feragat edip erken kalkıyorum. Bana da bu durumda tek bir gün kalıyor.Onda da en fazla 10.00' a kadar uyuyorum sonra kalkıyorum :) Neyse 1 aya kadar bende izne çıkacağım o zaman hem sevgiliyle vakit geçirir , hemde bol bol uyurum :)  
Sevgilimle muhabbet ederken " Aşkım 1 ay sonra yanımdasın " dedim. "Evet Aşkım çok az kaldı gelmek istiyorum artık " dedi. Evet ! 1 Aydan da az kaldı artık .. Sevgilime , Allahın izniyle kavuşuyorum..Allah asker yolu bekleyen herkese sabır versin..! Amin ! 
Beklemek zor olsa da , Allahın izniyle bir gün geleceğini biliyorsunuz ona kavuşcağınız o anı bekliyorsunuz , şafak sayıyorsunuz , o günler yaklaştıkça heyecanlanıyorsunuz , " gelecek gelecek "diyorsunuz , kendinizi avutuyorsunuz çünkü elinizden daha fazlası gelmiyor.Askerlik sayesinde , birbirinize özleminiz artıyor , aşkınız kuvvetleniyor , birbirinizin değerini daha iyi anlıyorsunuz .
 Sadece size tek bir önerim olacak ; Sabretmeniz ..! 
İsterse çok rahat yapsın , isterse çok zor koşullarda yapsın , sonuçta bunun bir adı var ; Askerlik ..! Bu yüzden mümkün olduğunca alttan almak , kızsa bile sabretmek , aklında soru işaretleri bıraktıracak herhangi bir şey yapmamak biz kızların elinde..! Elbette bizim de ufak çaplı tartışmalarımız oluyor , elbette benim de sinirlendiğim , alttan almadığım zamanlar oluyor ama sonra kendime kızıyorum ve özür dileyip alttan alıyorum. Karşımızdakinin psikolojisinin nasıl olduğunu sadece tahmin edebiliriz.Ama tam anlamıyla bilemeyiz. Düşünsenize Ailesinden , arkadaşlarından , sevgilisinden , evinden , mahallesinden , semtinden , şehrinden uzak bir insan Askerde olmasa bile büyük bir özlem çeker , büyük bir boşluk yaşar , psikolojisi ister istemez bozulur .. Ee askerliği bir de mecburiyetten yapınca , insanın psikolojisinin hiçte iyi olmasını bekleyemeyiz.


Dün hayatımızın en değerli varlıkları olan Annelerimizin günüydü . Aslında bizler ne kadar şanslı olduğumuzun farkında değiliz. Allaha binlerce kez şükretmemiz gerekir. Çünkü ;  daha küçük yaşlarda annesini kaybetmiş çocuklardan biri olabilirdik veya daha küçük yaşta evladını kaybeden Annelerden biri de , bizim Annemiz olabilirdi.Allah onlara sabır , güç , kuvvet ve dayanma gücü versin..

 Allah tüm sevdiklerimize uzun ömürler versin..!

Saygılar : 29 / Gümüşhane

8 Mayıs 2014 Perşembe

Fringe Dizi Değerlendirmesi



         Fringe..! 

     5 sezonluk bir diziyi bitiripte hala daha aklımda kalmasına ne demeli bilinmez..! Keşke hiç bitmeseydi dediğim bir dizi oldu . Türk Dizilerinden bir Aşk-ı Memnu'nun bitimi bir de bu dizinin bitimi beni çok derinden yaraladı ya =P

     Bu diziyle nasıl tanıştığımı öncelikle anlatayım ; 
Bitanecik Aşkım , geçen sene yani 2o13 Temmuz gibi "bir diziye sardım aşkım ben" dedi . Benim sevgilim tam bir gecelerin veliahtıdır hayatta uyumaz. Sabahın 4 ünden öncede uyuduğu çok ama çok nadirdir :) Bu yüzden geceleri de sürekli film izler sonrada sanırım artık ayıp olmasın diye uyur (= Neyse efendim , birgün beraber bizim evde oturuyoruz. Aldı İpadi , açtı diziyi izlemeye başladı . Bende ister istemez bozuldum " yaa aşkım benimle ilgilen boşver diziyi , evde izlersin " dedim ama benim paşa sevgilim "gel gel aşkım sende izle" dedi "eh peki madem" dedim , gönülsüzce oturdum yanına izlemeye başladım. Başlayış o başlayış oldu.Sevgilimden çok ben izler oldum =) Eee mübarek Ramazan ayındaydık , iş yerinde vakit geçirebiliyordum , işten çıkıp eve gittiğimde yaklaşık iftara 1.5 saat kalıyordu.Bende hemen açıyordum Fringe'i , iftara kadar ne kadar izleyebilirsem izliyordum. Ay bazen böyle kanlı , yapış yapış şeyler oluyordu normal şartlarda olsa tiksinmem de , iftar öncesi boş mideyle izleyince insanın midesi iyice bulanıyordu :) Nitekim dizinin çok başından izlememiş olsamda hemen adapte oldum , tabii bunun için Sevgilime sonsuz teşekkürler. Çünkü " Aşkım bu kim " , " Aşkım bu ne yapıyor " , " Aşkım şimdi neden böyle oldu ki " v.s. sorularımın cevabını hiç sinirlenmeden sabırla cevap verdi. Biz işi iyice abartıp Sevgilimle Havaalanında uçağın kalkmasını beklerken , tatilde sabah kahvaltıdan sonra veya akşam gezmesinden sonra  , Antalyadan İskenderuna giderken bindiğimiz o otobüs yolculuğunda bile deli gibi izliyorduk.. Öyle ki ben artık rüyamda Dunham 'ı Peter'ı Walteri görmeye falan başlamıştım :)
    Tatil bitti İstanbula geldim ve diziye biraz daha devam ettim sonrasında işlerin yoğunluğu , mesailer ve kış sezonu dizilerin başlamasıyla ara verdim. Ama nerde kaldığımı çok iyi biliyordum. 4.sezon 15. bölüm :) Aslında izleyebileceğim çok bir bölümde kalmamıştı. 5.Sezonda bitecekti ama ben bu sefer kış sezonu dizilerime sarmıştım. Bir de Sevgilimin son bir kaç ayı vardı birlikte daha çok vakit geçirmeyi tercih ettik. Şu anda bile hergüne bir dizim var :)

     Şöyle sıralayım ;
    Pazartesi - Beni Böyle Sev ( TRT 1 )
    Salı - Küçük Ağa ( Kanal D)
    Çarşamba - Muhteşem Yüzyıl (Star Tv )
    Perşembe - Aramızda Kalsın ( Star Tv )
    Cuma Yalan Dünya / Beyaz Show ( Kanal D)
    Cumartesi  -  Arka Sokaklar / Çalıkuşu ( Kanal D)
    Pazar Güneşi Beklerken  ( Kanal D)
 
      Tam bir dizikolikmişim bende ya :) Bir de mesela izleyemediğim , sadece haftasonları tekrarlarını izlediğim diziler de var . Fox Tv ekranlarında yayınlanan ; O Hayat Benim Karagül  gibi :) Bunlar diğer dizilerimle aynı gün olduğu için maalesef sadece haftasonları izleyebiliyorum :)  Şimdi ben bu kadar dizi izliyorken , ne ara Fringe'e vakit ayıracaktım..
           
 

     Aynı Şirkette çalıştığım arkadaşım Sevinç , bir gün biriyle konuşuyordu , "Bende Fringe'i bitirdim " diyordu , " aaa bende izliyordum da bıraktım , sonunu çok merak ediyorum " dedim. " Ah ahh sonu kötü bitti eğer duygusalsan sende ağlarsın " demez mi . Beni iyice aldı mı bir merak. " Ay acaba biri mi öldü " , "Ay acaba paralel evren diğer dünyayı yok mu etti" diye düşünmeye başlamıştım ki karar verdim bu akşam dizilerimi bırakıp izleyecektim. Yaklaşık 6 ay sonra kaldığım yerden devam ettim ve 2 ay öncede bitirdim. Nitekim Cuma , Cumartesi , Pazar ve sonra ki Cuma Cumartesi ben diziyi bitirmiş oldum. Sonunda nasıl bir duygusallık , nasıl bir ağlama anlatamam :) Sanki canımdan can aldılar..Detayları söylemiyorum , izleyenler , ,izlemek isteyenler olabilir diye :) Ama önerim eğer başladıysanız muhakkak bitirin derim..! Dizi bittiğinde ağlamaktan başıma ağrılar girdi , zaten çok duygusalım hemen herşeye ağlarım , bir de üstüne diyorum ki " Yaa keşke bu kadar hızlı bitirmeseydim ben bu diziyi ya" diye söylenip duruyordum. Bırak yavaş yavaş günde 1 bölüm 1 bölüm izleyerek git değil mi ? Ama yok ben böyleyim. Kitap okurken de çok atraksiyonlu gidiyorsa okurda okurdum , gözlerimden uyku akar ben hala daha okurdum .. Dizi de öyle sardı ya beni art arda 3-4 bölüm izliyordum..Şunuda belirtiyim ; 4.sezon da açıkcası biraz sıkılmıştım bir ara dedim ki " Aşkım direk 5.sezona mı geçsek " :) Çünkü olaylar çok farklı bir boyut haline geliyordu ve sanki ilk 3 sezon gibi değildi..Ama sonrasında yani 4.sezonun ortalarında falan tekrar sarmaya başladı ve 5.sezonda da sona erdi..
   
     Dizi ; Bilim Kurguya bağlı bir dizidir. Korku ve Gerilimde ön plandadır. Korku ve Gerilim dendiğinde öyle üç harfliler , şeytanlar falan sanılmasın :) Canavarlar , şekil değiştirenler var . Dunham (FBI) , Peter Bishop , Babası Walter Bishop bu konu üzerinde araştırma yapar ve bu olaylara neyin sebep olduğunu öğrenmeye çalışırlar.

    İzleyenlere veya izleyeceklere İyi seyirler dilerim :)






6 Mayıs 2014 Salı

Sevgili Günlükcüm / 10

              o6.o5.2o14 / Salı

Sevgili Günlükcüm ,

Cumartesi günü (o3.o5) Sevgiliyle bir ilki daha gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Sevgilim , sabah bana güzel bir mesaj atıp beni uyandırdı ben de güzelce bir kahvaltı yaptıktan sonra Sevgilimle Skype da konuşmaya başladık. Başlayış o başlayış sabah saat 10.00 gibi başladık saat 16.00 a kadar (= Artık konuşacak birşey de kalmamıştı :) Bir ara yemek yemek için dışarı çıktı , bende o sırada kendime miss gibi salçalı, bol baharatlı makarna yaptım :) He yemek konusunda pek kabiliyetim olduğu söylenemez. Daha doğrusu , zeytinyağlı Fasülye, Barbunya, Kereviz, Kabak falan yapabiliyorum. Ama etli yemeklere daha geçemedim :) daha doğrusu , Bezelye ve Kapuskadan başka herhangi bir yemek yapmadım :) İlerde evlenince korktuğum tek nokta yemek konusunda olacak. Sevgilim ne kadar zayıf olsa da , yemek yemeyi çok sever. Her iki üç saatte bir acıkır. Bu konuda ciddiyim.. Beraber yemek yeriz aradan iki üç saat geçer evde tekrar yemek yer. Şimdi yemeği bu kadar çok seven adamı aç asla ama asla bırakamam :) Eee sürekli kendi anneme veya kayınvalideme gidemeyeceğimize göre ne yapmam gerektiği konusunda fikrim yok.Cumartesi günü de bu konu üzerinde konuştuk . Bir keresinde Sevgilime Muzlu Rulo Pasta yaptım. İnsan Kek sever,  Kurabiye sever hadi Cheescake bile sevmesine razıyım onu da yaptım ama bizimki Muzlu Rulo Pasta seviyor :) Eh onu yapmakta kolay değil ki. Arsuzdayken Sevdiceğim iş için İstanbul'a gelmişti. Tekrar gelcekti , geldiğinde ise ona sürpriz olarak Muzlu Rulo Pasta yaptım.Aslında tadı ne çok güzel ne çok kötüydü orta halliydi fakat ben Muz'u sevmediğim için bana çok aman aman gelmedi , ama kreması , şekli şemaitine bakılırsa kötü de olmamıştı. Teyzem " Güzel olmuş , eline sağlık " dedi. Bense " Aşkım beğendin mi nasıl olmuş ?" dedim Sevgilim ne dese beğenirsiniz " Anneminki gibi olmasada yinede fena değil " :) Şimdi güldüğüme bakmayın o zaman çıldırmıştım. " Sana bir daha ne yemek hazırlıcam , ne pasta yapıcam , bana sakın laf etme bir daha , benden su bile isteme " diye bir kızdım. Sevgilimde " tamam hayatım.kızma " demekle yetindi :) Cumartesi günü de , "bak aşkım ilerde yemek yaparım , belki çok güzel olmaz , belki yemeği yakarım oturup ağlarım , bana anlayış göster olurmu. Yoksa bana ' anneme gidelim ' dersen , sen hep annende yersin , bende kendime yemek yapar yerim " dedim :) Sonuçta haksız sayılmam.Annem maşallah çok hızlıdır 1 saat içerisinde evin yemeğini yapar , işyerine götürmek için zeytinyağlı yemeğimi hazırlar , üzerine poğaçayı yapar , kısırı yapar , çayı koyar.Ama benim öyle olmam için biraz tecrübe kazanmam lazım. Hiç kimse annesinin karnında öğrenmiyor yemek yapmayı , birşeyi zaman geçtikce , tecrübe kazana kazana öğrenebilirsin. Yarın bir gün evlendiğimde Allahın izniyle usta bir aşçı olcam işte bu kadar (= Çok fena gaza geldim..
Sevgiliyle bütün gün konuştuktan sonra " benim gitme vaktim geldi " demez mi ? "Yaa banane gitmesen " dedim. Bende nankörlükte bir numarayım . Sevdiceğim bütün gününü bana ayırdı üstüne üstlük hala daha gitme diyorum. Tüh sana Yağmur..! Kendime kızıyorum bencillik yaptım diye ama ne yapayım daha önce ki çarşı izinlerinde bu kadar uzun süre durmuyordu ki .. Hem özlüyorum , yanına da gidemiyorum. Sevgilimde beni düşünüyor , " gelme aşkım hem yoruluyorsun , hemde az kaldı sayılır ben gelicem artık " dese de ı ıh olmuyor ya . Elini tutamamak ona sarılamamak o kadar kötü bir duygu ki..Keşke yanımda olsa da ,  beraber film izlesek , gidip tavla oynasak ben yenilsem sonra da kızsam , bazen öyle zamanlar oluyor ki insan kavga etmeyi bile özler oluyor..! ='(



Bugün Hıdrellez .
4-5 yıl öncesine kadar , istediğim şeylerin resmini çizer , gül ağacının altına gömerdim :) Son 4-5 yılda ne değişti derseniz ; Hafızam değişti derim :) artık hafızam eskisi gibi kuvvetli değil her sene , "Hıdrellizi bu yıl unutmıcam "diyorum ve ne hikmetse ayın 5 inde değil 6 sında bir yerlerden görüp hatırlıyorum bu yılda olduğu gibi :) Aslında dün aklımdaydı ama yoğun bir iş temposunda olduğum için unuttum gitti.
Hatırlıyorum da en son sanırım kutladığımda 5 yıl önce falandı o zamanlar Suadiyede oturuyordum.Ben , Annem , Halam ve Kuzenim önce dileklerimizi yazıp , gül ağacının altına gömdük sonra da Suadiye sahiline indik.Sonrasında ne mi yaptık ? İşimiz gücümüz yok ateş yakıp üstünden atlamıştık :)  He ertesi günde gül'ün altına gömdüğümüz kağıtları alıp , hiç konuşmadan Sahile kadar inip denize atmıştık :) İşte insan neye inanmak istiyorsa ona inanıyor =D Nasıl bir inançsa bizimkide. Hiç konuşmadan sahile inmek , dilek yazdığın kağıdı denize atmak ? Ya insan bir kere yolda gülesi geliyor ki =) İçimden de diyorum ki " Biri inşaallah yol tarifi sormaz yoksa saçma sapan hareketler yaparım " diye söylenip duruyordum. İnşaallah Allahın izniyle , tüm istediğiniz dilekleriniz gerçek olsun. Dün veya bugün tuttuğunuz veya tutacağınız dilekler için değil . Allah her zaman herşeyin hayırlısını nasip etsin..


11 Mayıs Anneler Günü ..!
Öncelikle kendi Annem olmak üzere  Dünyanın en değerli varlıkları olan Tüm Annelerin , Anne adaylarının , Anne olmak isteyenlerin,Anneler gününü en içten dileklerimle kutlarım.

Cennet Annelerin ayakları altındadır  *



Şafak : 35 / İzmir

5 Mayıs 2014 Pazartesi

Hancı' da Piknik Organizasyonu

         1 haftadır art arda bitmeyen işlerin yoğunluğu bu akşam 18.30 itibariyle sona erecek gibi gözüküyor  :)   Yarın sabah kalktığımda " kalan iş yok oh be  " demeyi umut ediyorum :)

        1 Mayıs Perşembe İşçi Bayramında Sevgili şirketimiz sağolsun bizi Çekmeköy'ün biraz ilerisi  Ömerli' de Hancı Piknik Alanına götürdü :) Bu arada geçmişte olsa hem İşçi ve Emekçi Günü'nü hemde Regaip Kandili'ni kutlarım.Mübarek 3 aylara da girmiş bulunmaktayız. Bol bol dua edelim , eminim ki Allah birşeyi gerçekten yürekten istiyorsak verir.Yeter ki yürekten inanarak dua edelim.

      Hancı da yapılan piknik organizasyonu aslında çok büyük bir organizasyondu. Yaklaşık 6.5 yıldır burada çalışıyorum ,  takımlar arasında bir kaç kere piknik organizasyonlarına gidildiğini hatırlıyorum. Bu sefer ki bambaşkaydı hem satış ekibi hemde çağrı merkezinin bir arada gittiği bir organizasyondu valla bende ilk defa şahit olmuştum :)

    Gideceğimiz yerde hem sabah kahvaltısı yapılacak hemde öğlen yemeği yenilecekti.Bu arada organizasyon için herhangi bir ücret vermedik.Şirketimiz sağolsun bize hediye olarak takdim etti :) Teşekkürler. Aslında gitmeye pek de hevesim yoktu hem işlerin yoğunluğu hem sevgiliye özlem derken , Sevgiliye söyledim " kafa dağıtırsın " dedi ve bu şekilde Pikniğe gitmeye karar verdim. Sabah saat 08.30 da şirket önünde buluşuldu.. Şirket önünde duran tam üç büyük servis vardı . İçimden " aslında bu kadar servise de gerek yoktu bence " dedim fakat fark ettim ki servisler tıklım tıkışık dolmuştu.Sayı olarak net bir sayı belirtemem ama eminim ki 100 kişiden fazlaydık.Bu 100 kişinin yanında gönüllü olarak çalışan arkadaşlarımıza da buradan destekleri için teşekkürler :) Sevgili Bady'm Nurayla serviste hemen en öne yer kaptık.Arkamıza da Nilüferi aldık Eee " Eller ayırsa bile yollar ayırsa bile biz ayrılamazdık" :) Servisler teker teker kalktı.Trafik yoktu malum bugün 1 mayıs olduğu için işe giden de yoktu yarım saat içinde Hancı'ya gitmiştik. Buraya ilk defa geliyordum , alan ne çok büyük ne çok küçüktü. Aslına bakarsanız alan büyükte biz kalabalık bir ekip olduğumuz için bir an gözüme küçük göründü  :) Önce Sevgili Yöneticimiz kısa bir söyleşi yaptı ve sonrada beni hayal kırıklığına uğratacak bir şey söyledi Takımlara ayrılmıştık =( Yani kimin takımında kim var kim yok bilmiyorduk. Eee ben oraya zaten arkadaşlarım için gitmiştim , şimdi onlardan ayrılacaktım.. Puf diye homurdanıyordum. Anladığım kadarıyla , gruplaşma olmasın , hem herkes kaynaşsın hemde oyunlar oynanacağı için takım kurmakta zorlanılmasın diye yapılmıştı. Sevgili Takım liderimle yaklaşık 6.5 yıldır ayrılmaz bir bütün olmuştuk, yine kendi takımına almıştı beni :) Herkesin takımı 1 den 10 a kadar sıralanmıştı benim olduğum takım 2.Takımdı. Aşağıdan , yukarıdan bir çok kişi vardı be mübarek bari bizim kızlardan birini alsaydınız benim takıma diye içimden bayağı bir sövdüm :) Ben duramadım zaten 2 dk takımımı gördüm " ben arkadaşlarımın yanına gidiyorum ,oyunda oynamam , mızıkçılık yaparım " dedim. Kahvaltımı aldığım gibi Sevgili Bady'm Nurayın yanına :) Nilüferde ayrı takımdaydı. Bir Elifle Nuray aynı takıma denk gelmişti. Sevgili Takım Liderim bana alışmıştı artık pek kaaleye almadı , birşey de diyemedi . İnadım inattı :)




      Kahvaltısı açık büfe kahvaltıydı ; peynir , zeytin , kaşar , domates , salatalık , menemen , reçel , bal , tereyağ , simit , poğaça , ekmek ve sınırsız çay..Ben pek kahvaltı yapamadım,arkadaşlarımla farklı takımlara ayrıldığımız için üzgündüm sadece domates ve birazcık peynirle geçiştirdim.Zaten kahvaltısı öyle aman aman da değildi..Çok kuru geldi bazı şeyler bana..Yinede kötülemek istemiyorum..Çünkü daha önceden bizim takım buraya geldiğinde , beğenmişlerdi , neyse ki öğle yemeği için aynı şeyleri söyleyemeceğim , şaşırttılar beni , detaylar az sonraa :)

      "Bu kız herşeyin fotoğrafını koyuyor , neden yediği kahvaltının fotoğrafını koymamış" diye düşünürseniz de açıklamam şu ; Fotoğraf makinasını almaya unuttum :) Telefonumunda şarj sorunu olduğu için , çok fotoğraf çekemedim.Çekebildiklerimi sırayla yerleştirmeye çalışıcam :) Zaten herkesin akıllı telefonları var , fotoğraf makinası pek kimse getirmemiş. Belki bir iki kişi o kadar :)

      Kahvaltı yapıldı ve Sevgili Bölüm Müdürümüz düdük çalarak herkesi bir arada topladı. Oyunlara başlanılıyordu. " Ya ben oynamak istemiyorum , mızıkçıyım bırakıp giderim oyunu , başım ağrıyor hem benim " desem de pek kimsenin beni taktığı yoktu =( Hatta bir yöneticimiz " olmaz öyle şey neden geldin  "falan diye söylenmeye başlayınca el mahkum oynamak zorundaydım =( En azından bir oyunu oynadıktan sonra bir bahane üretip kaçardım , ayağım burkuldu , kolum ağrıyor gibisinden :) Yalan söylemeyi de sevmiyorum ama zorla mı arkadaş..? Zaten daha sonra onunda acısını çektim. Allah büyük , böyle mübarek bir günde yalan söylemeye çalışınca başına geliyor :) Yine detaylar az sonra :) Kendi arkadaşlarımla olsam okey ama farklı farklı takımlardaydık..Hepimiz rakip olmuştuk artık =D

    İlk 5 takım yarışacaktı daha sonra da sonraki 5 takım . Biz de şansa ilk 5 takımın içinde olduğumuz için taktik falan alamadan oynamaya başlıcaktık. Takım arkadaşlarımdan Saniye'yi , takım kaptanı seçtiler. Yöneticiler takım kaptanlarını çağırıp oyunu öğretiyor , onlarda bize söylüyordu .. İlk oyunumuz , kaşıkla pinpon taşımaydı :) Bir an kendimi ben bilmem eşim bilirde yarışıyor gibi hissettim :) Ben 4.sırada yarışacaktım,zaten zar zor beni oyuna soktular,bende ortalarda oynayım da çıkıyım bari hemen dedim.Oyun başladı.Takım kaptanı Saniye düşürmeden sandalyeler arasında gitti.2.arkadaşımız Esra. Yarabbim o kadar çok düşürdü ki :) Sıra bize gelene kadar millet oyunu yarıladı.. Benden önce takım liderim vardı oda hiç düşürmeden geçti , bende aynı şekilde hiç düşürmeden geçtim :) Ama oyunu oynarken bir heyecanlandım , kolay da değil. Kaşık zaten ağırlık yapıyor , bir de rüzgar var..Bakıyorum pinpon düşecek gibi oluyor,yavaşlıyordum sonra tekrar devam ediyordum :) Sonuç bizim takım sonuncu oldu :) Bady'im takımı 1. oldu :)  Tebrikler :)

                                         
    Ara verildi , bizde ben Nuray, Elif , Nilüfer oturduk çay sohbet muhabbet derken 2.kez düdük sesi duyuldu. Kaçmaya hazırlanıyordum ki Sevgili Takım Liderim gördü , " hadi nereye gidiyorsun " dedi. El mahkum tekrar oyuna girdim.. Ama bu oyunda olanlar oldu bana :)  Oyunda 4 kişi tek tek çuvala giriyor , iki kişi bir çuvala giriyor ,iki kişide başında yumurta taşıyor. Yani şöyle anlatıyım iki kişi karşılıklı geçiyor, alınların ortasına yumurtayı koyuyorlar , gözgöze varış noktasına gitmeye çalışıyor :) Ama o kadar komik ki. Ben zaten çuvala girmek istedim . Daha doğrusu tek girmek istedim ama bu sefer çift kişi bir çuvala girecek kimse kalmamıştı . Bende Takım Kaptanı Saniyeyle giriyim dedim. O yumurta olayını hayatta yapamazdım , denge oyunlarında çok başarılı olduğum söylenmez :) Neyse oyun başladı , bizim ilk arkadaş iyi hoş gitti , ikincisi takım liderimdi gitti gitti yolun ortasında çok fena düştü. Sıra bize geldi biz iyi hoş gidiyorduk ama bir yandan da gülüyordum :) O kadar komik görünüyoruzdur ki.. Derken yolun ortasında , ayaklarımız dolanınca ben pat diye düştüm üstümede Saniye :) Allahtan Saniyede benden biraz daha kısa , ufak tefek bir kızda pek canım yanmadı daha doğrusu ben öyle sandım. Ertesi gün kolumu kaldıramıyordum , ağrıdan ölüyordum resmen :)" Yaa yağmur , yalan söyliyim diye düşünüyordun , al işte bak Allah verdi sana beterini " dedim..Neyse tekrar ayağa kalkmakta o kadar zor ki , iki kişisin , bir de saniye " kalk kalk " diyor. Bende " ya dur bi " diyorum ama yok :) Varış noktasına kadar o kadar zorlandık ki. Artık yürümeye başladım..Üstüm başım resmen çamurlanmıştı ya. Bu sefer ciddi anlamda bileğim ağrımıştı zaten bir daha da oyun falan oynamadım :) Bizim takım çok az bir farkla yenildi daha doğrusu 2.olduk.Çünkü yumurta taşırken alında tutmak çok zor , bir de karşılıklısın birbirinin gözünün içine bakıyorsun , resmen aşk yaşıyorsun ya :) bizim kızların gözüne indi yumurta ve yumurtayı gözünde taşıdılar diye (ki varış noktasına da çok az kalmıştı) biz kaybettik..Kumarda kaybeden Aşkta kazanır ve ben Aşkın  en güzelini kazandım :)

          Yemek saati geldi çattı :) Yine Sevgili Bölüm Müdürümüz herkesi bir arada topladı ve " yemek saatimiz başlamak üzeredir herkese afiyet olsun" demesiyle bizim yemek alanına doğru koşturmamız bir oldu :) Eee iyide oldu deli gibi bir kuyruk olcaktı o kuyruğu beklemek ayrı dert , yemeklerin bitmesi ayrı dert :P şaka bir yana açık büfe olduğu için ve herşeyden de bol bol olduğu için yemek bitme derdi olmazdı da , en azından biz erkenden yemeğimizi yer , çayımızı içer , sohbet ederdik.


    Menümüz bayağı zengindi ; Mesela benim tabağım (tam ortadaki ) Makarna , pilav (nasıl bir tezatlıksa :))ızgara tavuk ,ızgara köfte , sigara böreği , et , patates kızartması , sucuk , haydari ve Fruko.Benim tabağımda olmayan ;  iki çeşit salata , biber dolması , şakşuka ' da vardı. Maşallah şimdi böyle yazınca bayağı bir yemişim ya =( Olsun o kadar emek sarfettik , çuvala girdik , pinpon oynadık , kaç kalori vermişimdir kimbilir =P Ayrıca Frukonun üzerinde duran ekmekte benim ekmeğim tabakta yer kalmadı (=  Masa da gözüme çok bir an pis geldi bu yüzden frukonun üstüne koydum sonra bir peçete aldım da , onun üzerine koydum..He yedin mi diye sorarsanız , yoo yemedim :) o kadar yemeğin üstüne ekmek yemekte ayıp olurdu galiba.. Zaten bakmayın böyle çok saydığıma , hepsinden azar azar olduğu için anca doydum :P Hemde yemediklerimde oldu :) Tavuk , köfte , patatesi kızartması , makarna güzeldi beğendim. En azından sabah ki kahvaltıdan sonra öğle yemeği beni şaşırttı :)

    Yemekler yenildi , üzerine çay içildi sohbet muhabbet derken meyve ve tatlı saati gelmişti :)  Tatlı olarak ; Baklava Meyve olarak ; Karpuz vardı . Benim tabağı Nurayla birlikte yedik. Ben zaten Baklavayı hiç sevmem sadece iki dilim karpuz yedim :) En azından hararetimizi aldı :)
 
     Saat 17.30 itibariylede tekrar servislere binildi ve evlere dağıldı .
 
     Bu organizasyon için Şirket yöneticilerime tekrar teşekkür ederim. ((=

                                                     Saygılar

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...