DJ Serhat Serdaroğlu - Türkçe Set Vol 1 (Club Mix 2014 Non Stop) [FREE DOWNLOAD]

24 Şubat 2015 Salı

Sevgili Günlükcüm / 19

                                                              24.o2.2o15  /  Salı

Sevgili Günlükcüm ,

14 Şubat Nişan Törenimizin ardından üzerimden çok büyüüük bir yük kalktı.. Kız isteme , Söz ve Nişan telaşını kimse yaşamadan bilemezmiş onu anladım.. Son günlerde iştahımın kesilmesi , olur olmadık yerlerde ergenüsler gibi sivilcelerimin çıkması,  çabuk sinirleyip parlayan ve hemencecik sönen ben bir sinirlenince bir daha sönmez olmuştum.Daha bir sürü şey.. O gün gelip çattığında ise yapmış olduğum o kadar stres,o kadar heyecan bir anda sönüvermişti.Sanki o anları ben yaşamıyor gibiydim , bir rüyaydı sanki :) Hani derlerdi de inanmazdım ,bitecek gidecek sen anlamayacaksın diye. Valla ne yalan söyleyeyim ne olup bittiğini inanın ki anlamadım. Bir baktım isteniliyorum , bir baktım yüzükler takılıyor , bir baktım pastayı kesmişiz.. Serhatıma yüzükler takılınca döndüm " bu kadar mıydı ben hiçbirşey anlamadım " diyorum :) " Valla bende anlamadım " diyordu.
Ertesi gün ağzım kulaklarında uyanmışım , kahvaltı yapıyordum . Haberleri okuyayım dedim ki Özgecan'ın haberini gördüm. Evet herkes facebook , twitter sosyal medya üzerinden hep paylaşmışlar fakat benim herhangi bir sosyal medya hesabım olmadığı için haberleri çok geç gördüm.Bir de koşturmaca halinde olduğum için inanın telefonu bile elime alamaz olmuştum..Gerçekten çok üzüldüm gencecik bir kız . Kimsenin kaderinde tecavüze uğramak veya ne bileyim öldürülmek yoktur. Allah iyiyi ve kötüyü ayırt etmen için akıl verir ama bazı insanlar (ki hakaret etmek istemiyorum ) bunu kullanamazlar...Buradan tekrardan ailesine başsağlığı diliyor, Allah sabır versin diyorum..Bu kadın cinayetlerinin ardından bir de Çengelköy'de ki şizofren adam'ın karısını öldürmesi , cesetini çöp konteynırlarına atma haberi de gündeme gelmez mi. Çengelköy'ün neresinde diye soruşturuyordum , bizim eve çok yakın bir yerde olduğunu gördüm. O günden sonra oradan her geçtiğimde o kadar korkuyorum ki :( Yemin ederim sokakta yürümeye korkar oldum.Biz çocukken alıp başımızı başka mahallelere giderdik , sahilde bisiklet sürmeye paten kaymaya giderdik şimdi bırakın çocukları dışarda görmeyi , kendim bile hava karardığında , işten çıktığımda yürümeye korkar oldum. Sürekli sağıma soluma dönüyorum arkamdan biri geliyor mu diye bakıyorum..Etrafımızdakilerin korkusundan biz şizofreniye bağlıyoruz..

Neyse biraz güzel şeylerden bahsedelim ..

                               

17 Şubat Salı günü. Haberlerin "kar geliyor " diye bas bas bağırdığı bir güne uyanmıştım. Salondan bir baktım ki ne göreyim hava kar'lı değil tam tersi güneşli :) Shop yaptığım için bu kadar belirgin olduğunu düşünmeyin İstanbulda yaşayanlar bilirler bildiğiniz hava günlük gülistanlıktı :) Neyse bizde arkadaşım Sevdayla haberleştik işe giderken ve dönerken onunla birlikte gidip dönüyorum bizim evin bir alt sokağında oturuyorlar."Canım arabayı alacak mısın hava da güneş var ama " dedim. Sevda ' da " Bende baktım hava güzel gibi arabayla aynı saatte buluşalım " dedi. Okeyleştik. Evden çıktığımda kutuplardaydım sanki "kar soğuğu" dedikleri soğuk resmen vardı. Mesai başladı öyle ki biz arkadaşım Nurayla cam kenarında oturduğumuz için güneşli havalarda perdeyi kapatsak bile ekranımıza çok güneş vurur gözümü kısarak bir sağa bir sola kaya kaya işlerimizi yapmaya çalışırız. 

                                         

Yine ogünlerden biriydi perdeyi kapattık bir anda hava karardı dedim herhalde yağmur yağıyor perdeyi ucundan bir açtım nasıl kar yağıyor anlatamam. Yerlerde kupkuruydu bir anda dolmaya başladı.Bizim bölümdekiler bağırıyor " Yağmur perdeyi aç perdeyi " diye :) Velhasıl kelam romantik romantik kar yağışını seyrettik..Herkeste de bir umut vardı " acaba erken çıkartırlarmı hazır bugün okullarda açık " diye. Normal şartlarda yarım saat veya 1 saatte olsa yerler çok doluysa , okullar açıksa İstanbul'un meşhur trafiğini çekmemek , yollarda kalmamak adına bizi erkenden çıkartıyorlardı ama ne oldu dersiniz :) Kendi mesai bitiş saatimizde çıktık. Bizim evimiz yakın amenna fakat uzakta oturanlar ne yaptı bilemiyorum ki bizim şirkete Sultangazi'den bile gelen var. Ogünün acısını ertesi gün çıkarttılar.Çarşamba günü 14.00'da çıkarttılar perşembe günü çağrı merkezi  ve kalite bölümü dışında kimse gelmedi. Şirket resmi tatile girdi =D



Salı günü annem işten döndüğünde beraber çıkıp kar topu savaşı yaptık. Daha doğrusu yaptığımızı sandık :) İki kişi de pek zevkli olmuyor ki. Bir de annem bana atmaya da kıyamıyor. Ana yüreği işte.. Bir ara ilhan amca balkona çıktı oradaki karlardan kar topu yapıp bize atıyordu o denk getiriyordu bize ama bizim 2. kata denk getirmemiz hiç kolay olmuyordu :)
Çocuklar gibi şendim valla ne yalan söyleyeyim. Kar güzeldir fakat öğrenci olduğunda veya çalışmadığında. Çalışınca insan eve gitme derdine düşüyor " nasıl gidicem , düşer miyim , taksiye binsen gider mi " diye düşünmekten kar'ın keyfini çıkaramıyorsun..Bir 15 dakika da olsa çocukluğuma döndüm :)


21 Şubat Cumartesi günü yoğun kar yağışını geride bırakıp güneşli bir güne merhaba dedik. Daha doğrusu o günü şöyle anlatıyım.Telefonumun alarmını her gün her gün kurmaktansa hafta içi programına ayarlıyorum. Fakat bir gün öncesinden saati kurmayı unutan ben cumartesi günü arkadaşımın mesajıyla uyanıpta evden koştur koştur çıktım.. Gece don olmuş bu yüzden yerlerin jilet gibi kaydığını hiç fark etmedim.. Bir kaç adım kalmıştı anayola çıkmama birden bire elim kolum ayağım ayrı oynayaraktan ahtapot gibi ilginç hareketler yaparak düşüyordum ki son anda durdum :)  Hiç bozuntuya vermeden ilerlemeye devam ettim arkamdan gelenler kahkayı patlatmıştır çünkü sonradan düşününce kendi halime bende çok güldüm :)

                                 

Yarım gün mesainin ardından Sevgiliyle buluştuk.Çengelköy'ün Veliahtları olarak beraber gitmediğimiz yer kalmasın diyerekten Çengelköy Sütiş'e gittik ..Daha önce bununla ilgili post yazmıştım okumak isteyenler için Abdullah Ağa Yalısı Çengelköy Sütiş.

O kadar kalabalıktı ki anlatamam :) Allahtan iki kişiydikte yer bulmakta sıkıntı yaşamadık.
İçeri girdiğiniz an tüm çalışanlar size " hoşgeldiniz " diyor. Hemen kapıda kaç kişi olduğunuzu , içeride mi dışarı da mı oturursunuz diye soruyorlar ona göre yer gösteriyorlar. Biz dışarda oturmak istediğimiz için hemen iki tane (bi tanesi taş gibi) hatunun yanına geçtik. Arada sadece elim kadar mesafe vardı. Neyse ki benim Sevgilim ya bana bakıyordu yada telefona sıkıntı yaşamadık :) Göz ucuyla bile baktığını görsem " bak bak" muhabbetini yapmaya başlıyordum.Ona da diyorum " ya bari sevgiliniz yanındayken bakmayın dışarıda zaten bakıyorsunuz bizde salak değiliz ya 'yapmaz öyle şey'demeyiz ya " diyorum. :) Haksız mıyım yani. Ben bilmem eşim biliride izleyince sürekli bundan yakınanları görüyorum ..

İki sıcak çikolata yanında da kurabiye ikramıyla Sevgiliyle bugünün tadını çıkardık. Havaların ısındığı bir gün kahvaltı için gitmeyi düşünüyoruz.

                                                          Saygılar..

16 Şubat 2015 Pazartesi

Nişan Törenimiz ♥

Hayatımızın en güzel ve en özel Sevgililer Günü oldu ♥

Aksilikler o gün hiç peşimizi bırakmadı diyebilirim. Nereden başlayacağımı bilmiyorum artık bir yerlerden bağlayacağım :) O gün sabah kalkıp temizlikler yapıldı. İşlerimiz bittiği zaman Fatoş teyzemle birlikte kuaför yolunu tuttuk.Çengelköy merkezde annem daha önceden bir kuaföre " Kızım ve Kız kardeşim saat 15.00 gibi gelebilir" diye randevu almış. Daha doğrusu randevu değil öyle bir söylemiş.. Biz Fatoş Teyzemle bize yakın yol üstünde Oğuz Yalçın Kuaföre gittik girmeden önce de konuşuyorduk " kalabalık değilse gireriz kalabalıksa merkeze kadar yürürüz"dedik. İçeriye girdiğimiz de bayağı bir kalabalıktı ve o kadar kişiye 2 kişi nasıl yetişiyor anlamadım.."Topuz ve fön çektirecektik çok beklermiyiz " dedik. "Yok efendim hemen alırız " dediler.Bizde okeyledik. Benim saçım yıkandı kurutuldu yavaştan yapılmaya başladı. Benim işim bitti teyzemin alt tarafı 15 dakikalık küt saçını bir türlü araya sıkıştıramadılar.Bir de french için daha fazla bekleyemedim yani kız amenna çok güzel makyaj yapıyor fakat makyaj yapıyor bir yandan da durup durup birşeyler konuşuyor.(Farklı müşteriyle) Teyzeme "gidelim ben daha fazla dayanamıcam" dedim. Kavga ederek çıktık. Bir de sahibi " ama sizin saçınız oldu " tarzında konuşmaz mı ? Yani parasıyla gidiyoruz bedavadan değil.Zaten istediğim gibi de olmadı...Neyse bir daha asla gitmem gidipte memnun olanlara da hiç birşey demiyorum ama inanın bir bayan randevu almasına rağmen 2.5 saat beklemiş söyleyeyim.Bizim zaten kızgınlığımız hemen alırız demeleriydi deselerdi " hanımefendi çok yoğun 1 saat sonra gelin " diye biz amenna hiçbirşey demeden çıkardık.. Üstüne üstlük bir de Fatoş Teyzemin oğlu Emre arayıp "anneee fırın bozuldu " demez mi . Oturup ağlayacaktım. Hemen aklıma " Söylesene anneme , senin bana çeyizim için aldığın fırını çıkarsın" dedim de. Orayı da öylece kurtarmış olduk..


Eve gelip hemen süslemeleri yaptım. Banner'ı bir gün önceden asmıştım. Fakat temizlik yapıldığı için çıkartıp tekrar yerine yerleştirdim.Balonları astım, balonları kurdeleyle bağlayıp ucuna fotoğrafları yerleştirdim. (eğerki böyle bir süsleme düşünüyorsanız , arkalı önlü yapışkan siyah bir bant var ondan almanızı tavsiye ederim o kadar iyi yapıştırıyor ki ertesi gün balonları çıkarırken boyayı da birlikte çıkardık:)) Evde bir anda karşıma çıkan pembe taşları serpiştirdim. Sağ ve solda duran mumlukların içerisine yapma beyaz ve pembe gül yerleştirip üstüne de fotoğraflarımızı yetleştirdim. Tepsim ve Magnetlerimi de yerleştirdikten sonra herşey hazırdı. (Aksilik bu ya sol da duran pembe balon gecenin sonuna doğru söndü ve düştü. Allahtan misafirlerimiz gittikten sonra oldu.. )


Hemen makyajımı yaptım , elbisemi ve ayakkabı giydim. Ojelerimi kırmızıdan yana kullandım. French yapacak kadar ne becerim var ne de vaktim :) 
İlk misafilerimiz Elif Teyzem ve Anneannemler oldu. Herkes çok beğendi fakat benim hala daha içime sinmeyen noktalar var gibi hissediyordum. Saçım olmamıştı,french sürdürememiştim. Allahtan makyaj konusunda biraz becerim vardı makyajım güzel olmuştu.


Sonrasında Nuray , Ömer abi ve Minik Ecrin geldi.. Biraz arkasından dostlarım Mehtap ve Havva geldiler.
Emine teyzem ve dayımlarda geldi biz tam takır kuru bakır evde beklemeye başladık.
Sevgilim mesaj attı "geldik " diye. Ben ayağa fırladım " gelmişler,gelmişler " diye. Herkes kendine çeki düzen verdi ve kapıya doğru ilerledik.


Heyecanlı bekleyiş başlamıştı. Önce Sevgilimin dedesi ve babası geldiler. Daha sonrasını inanın hatırlamıyorum :) Gelen geçeni öptüm ama kimi öptüm ne yaptım ne dedim bilmiyorum :)

                   

Nişan Çiçeğim ve Çikolatam

Çiçekler çok güzel kokuyordu. Kimileri yapma çiçek alıyor , kimileri gerçek çiçek. Fakat ben ne olursa olsun her zaman gerçek çiçekten yanayım. Onun o kokusu bir başka ya . Ayrıca çikolatalarım da çok lezzetliydi.. Kimisinde akışkan karamel vardı ye ye bayağı bir azalttım diyebilirim :)


Misafirlerimiz salona girdiler. Ben hemen mutfağa geçtim ki arkadaşım Mehtap ve Fatoş Teyzem kahveleri hazırlamaya başlamışlar. Eyvah eyvah kahveler oldu. Ben heyecandan götüremedim. O kadar aksilik yaşadık üzerine bir de kahveleri dökersem eyvah ki ne eyvah dedim. Bismillah diyerek yola koyuldum. Tıkır tıkır ilerledim önce Dedeye sonra Kayınpedere kahveleri verdim.Bayanlar sol köşede kaldılar bu yüzden Anneanneye ve Kayınvalideye geri dönüpte kahveleri veremedim. Baktım geri de dönemicem direkt sırayla Dayısı , Kuzeni ve tekrar Dayısına vererek tamamladım kahve faslını :) Allahtan arkamdan Teyzemler geliyordu da onlar da diğerlerine dağıttılar :)


Sevgilinin Tuzlu Kahvesini bile yapmak bana nasip olmadı ama götürmek elbette bana nasipti :) Sevgilim " sakın tuz koyma rezil ederim "desede ben kızların gazıyla bir kaç tane bakın gerçekten bir kaç tane tuz tanesi koydum. Gittim Sevgiliye kahveyi uzattım. Sevgilim kenarda sehbanın üzerine koydu.


O sırada ben mutfağa gittim geldim ki. Bakıyorum beni istiyorlar. Sevgilimin yanında ayakta durdum. (Zaten toplam salonda durduğum vakit o kadar kısıtlı ki anlatamam size o topuklularla sürekli ayakta durdum) İlhan amca " Vermiyorum " dedi (Bu arada söyleyim Annemin ikinci eşi İlhan amca kim diye düşünmeyin:)) Sevgilim kalktı" İyi akşamlar " dedi. Sonra İlhan amca güzel bir konuşma yaptı " herşeyden önemlisi saygı.." diye şu an sorsanız hatırlamıyorum. O sırada verdiler beni gitti :) El öpme faslı yaşandı...


Ailemizin en küçük kızı Ada olduğu için tepsiyi ona taşıttım.O kadar heyecanlıydı ki ben bile onun yanında öyle heyecanlı değildim :) Sürekli Teyzem'e "Anne bana söyle ne zaman diyeceğimi (makas kesmiyor) "deyip duruyor.







Yüzüklerimizi Serhat'ımın dedesi taktı.Kayınpeder makası eline aldı Ada " Makas kes-mi-yor " dedi.Öyle hoş kesmiyor dedi ki kesik kesik çıktı bir de gülüyordu. Sevgili elini cebine attı parayı çıkarıp tepsiye koydu ne oldu dersiniz Sevgilimin Kurdelesi çıktı. Yani aksilik olacak dedim ya bildiğiniz o kurdele çıktı ve nasıl çıktı anlamadım :) 



Yüzüklerimiz kesildi , el öpme faslı bitti. Takı merasimi başladı.Ben herkesin fotoğraflarını koymadım. Sırf fotoğraf makinesinde 200 tane , oradan buradan topladıklarımla birlikte 500 tane fotoğrafımız oldu diyebilirim :) Bunun yanında videolar da var. Tabi boyutları uzun olduğundan sadece Tuzlu Kahve Merasimi olarak video paylaştım o kadar :)


Kayınvalidem- Nişanlılar-Kayınpeder


Annem- Nişanlılar - İlhan Amca


Nişan Pastamız

Her ne kadar Sevgilimin E'si ile R'si birbirinden ayrılsa da pasta çok lezzetliydi. Şu gördüğünüz Pasta 30 kişilik ama inanın 60 kişi yerdi :)




Pasta keserken fotoğraflarımızın kenarlarında hep birileri çıkmış :( ki en güzel de bunlar olmuş ..Biraz üzüldüm ama ne yapalım buna da şükür hiç fotoğrafımızın olmamasından iyidir :)


Bu fotoğraf bulanıkta olsa benim çok hoşuma gitti. Minik Ecrin çekti o yüzden özellikle koymakta istedim.
Bu saatten sonra ne mi oldu. Yemekler yenildi , sohbet muhabbet edildi ve herkesi uğurlarken magnetleri dağıttım hepsi bu :) 2 saat veya 2.5 saat içinde çok şey yaşadım. Herkes derdi " Hiç birşey anlamayacaksın" diye gerçekten de öyle hiçbirşey anlamadım.. Bir ara yüzüklerimiz takılırken Sevgilime döndüm " Aşkım bu kadar mıydı ben hiçbirşey anlamadım " dedim :) Doğruya doğru inanın anlamıyorsunuz. Gece heyecandan uyuyamadım döndüm durdum Sevgiliye mesaj attım "Biz şimdi nişanlandık mı " diye :) İnsan inanamıyor..

Herşeyiyle çok güzeldi fakat unuttuklarımız oldu. Mesela bir dayımla fotoğraf çektirmeyi unutmuşuz, yüzükler kesilirken milleti öpmekten Sevgiliyle ikimiz birbirimizi öpmeyi unutmuşuz , pastayı kestik birbirimize yedirmeyi unuttuk :) Nişan çikolatamı bile ben dağıtamadım bir baktım dağıtılmış :) İnsan heyecandan herşeyi unutabiliyor. Allahtan bol bol fotoğraf çektirdikte en güzel yanı o oldu:)

Saygılar..

9 Şubat 2015 Pazartesi

14 Şubat Sevgililer Gününde İsteme,Söz ve Nişan'ım bir arada

Evet o gün geldi sayılır artık. O söylemeye çekindiğim " aman nazar değer " deyip gizlediğim tarih bugün işte 14 Şubat Sevgililer Günü  :) Peki neden bugüne karar verdik önce o konu üzerinde konuşalım sonrada bu 3'ü bir arada gibi özel günleri aynı güne denk getirmeye nasıl başardığımı anlatayım..

Kasım ayının sonlarına doğru Sevgilim o zamanlar daha yeni işe başlamıştı. Mesaj attım " Hayatım beni ne zaman istemeye geleceksiz"diye. Sevgilim de " durumu bir toparlayım uzatmadan geliriz " dedi. Benim aklıma o an bir fikir geldi , hemen takvimime baktım " 14 Şubat Sevgililer gününde gelsenize :) "dedim sevimli sevimli.Sevgiliden cevap " olur hayatım" dedi.Ben havalara uçtum.O gün bugündür şafak sayar gibi 2.5 ayı saydım ve şimdi o tarih geldi çattı. Bugün evet herkes için özel bir gün fakat benim için daha özel..Sevgilimin bana 2012'de ilk Sevgililer Günümüzde aldığı tek taş yüzükte bugündeydi..Biz zaten özel günlerin insanıyız.Doğumgünüm de Evlenme teklifi alırım, Sevgililer gününde istemeyi,söz'ü,nişan'ı yaparım :)  Şimdi diyeceksiniz ki kız isteme ve söz olacaktı nereden çıktı Nişan'ı da araya sıkıştırmak ? Sormakta haklısınız.Nişan olayı çok ani verilen bir karar oldu bu yüzden ben bile hala daha şok'un etkisindeyim ve inanın ki hala daha eksiğimiz var en basitini söyleyeyim Nişan bohçamız yok :) Bu konulara çokta takılmıyorum. Nişan olur ondan sonra yapılır eski geleneklere bağlı kalmadık ne yapalım eski geleneklere bağlı kalacak vaktimiz de yoktu :) Mesela dış çekim fotoğraflarımız da olmayacak, gidipte stüdyo da fotoğraf çektirmekte istemiyorum.Havaların güzel olduğu bir zaman da Büyükada'ya gidip yine aynı şekilde giyinip fotoğraf çektirmeyi düşünüyoruz.Arkadaşlarım artık dalga geçiyor " sen bu gidişle önce düğünü bir hafta sonra da nikahı yaparsın " diye :) Ne yapalım vakit yok,hemde bu hava da gidipte Büyükada'da fotoğraf çektirmek hele bir de sıfır kollu bir elbiseyle dona dona oradan oraya gezmek hiç akıllıca bir fikir gibi gelmedi :)

Sözümüze son 10 gün kala Serhatıma dedim ki " Aşkım sizin aile kalabalık anlıyorum benim sadece anne tarafı olacak şöyle evde 40 kişi falan olsakta evde yapsak olmaz mı " dedim. Sevgilim de okeyledi evde yapmaya karar verdik. Aslında neden evde onu da değineyim. Ben Haziran'da yapmak istiyordum Haziran'ın 13'ü veya 14'ün de.Ramazan dan önce ki son hafta olduğu için fiyatlar bir hayli fazlaydı. Yani inanın yolda yürürken dönüpte bakmayacağız kıytırık yerler bile 3.000 TL 'den aşağı fiyat vermiyor.. Sayılı yapayım , kokteyl tarzında olsun,150 kişi falan çağırırım diye düşündüm fakat bu sefer ya yerler dolu oluyordu yada 4.000-4.500 TL 'den aşağı fiyat çıkmıyordu. Bunun yanında yok ses sistemi yok süsleme yok bilmem ne olacaktı. Eee nişan elbisesi,ayakkabısı , saçı , makyajı o su bu su derken fiyat 6.000-7.000TL 'ye kadar çıkıyordu. Bu kadar masraf yapacağımıza evde 40 kişi oluruz, kendimiz birşeyler hazırlarız diye düşündüm söz'le birlikte nişan'ı da aradan çıkarmış olduk..


Elbise olayına gelince daha önceden size saks mavisi (TIK TIK)bir elbise göstermiştim. Bir aksilik olmazsa bunu giyerim demiştim. Aksilik olacak ya  stresten , sıkıntıdan, heyecandan verdiğim kilolar yüzünden (Aslında iyide oldu) elbise bir bollaştı anlatamam size :) Giydim, bir baktım arkadan kamburum çıkmış gibi duruyor.Madem Nişanı da araya sıkıştıracaktık o zaman daha güzel bir elbise almam gerekiyordu. Daha güzel dediğim daha şık ve biraz da nişanımsı bir elbise :) Kayınvalidem ile Ümraniyenin bir ucundan bir ucuna turladık ı ıh hiç birşey bulamadık. Cuma günü de Annem'le birlikte önce Capitol AVM 'ye sonra da Kadıköy'e gidip baktık. Yani çok iyi markalardan çok dandırık markalara kadar her yeri talan ettim. En sonunda elbiseyi nereden aldım .? Batik mağazasından hem de 120 TL ye ve yeni sezon.. Açıkcası benim bedenime göre adam akıllı hiç yerde kıyafet bulamadım. Bazen isyan ettim keşke boyum 1.70 olsa biraz daha toplu olsam diye. Ciddiyim yani Türkiye'de galiba 34 Beden bayan sayısı çok az.Zaten 1.60 Boy, 50 kiloyum. Pantolonlar da 34 tam oturuyor , üst kıyafetlerde bile S değil çoğu zaman XS alıyorum. Mağazalara baktığımızda 36 Bedenden aşağı yok. Hatta çoğu yer "kim için bakmıştınız " dediklerinde kendimi gösteriyordum " maalesef sizin için yok " diyorlardı. İnanın 5 saatin sonunda tek bulabildiğim elbise bu..! Fakat şöyle isim vermiyim de Kadıköy ' de bir mağaza vardı.Güzel elbiseler var 350-400'den fiyatlar başlıyor. Benim bir iki tane beğendiğim oldu tadilatta yapabileceklerini söylediler.Fakat tadilat için son bir hafta vardı hem istediğim gibi olabilecek miydi , hemde o elbiseyi alınca başka hiç bir yerde giyemeyecektim. Bir de parayı peşin verecektim olmazsa ne olacaktı ? Bu yüzden o kadar yorgunluğa bu elbiseyi bulduğuma şükrettim ve çokta beğendim :) İçime sindi yani.


Daha önce farklı bir postta belirtmiştim (TIK TIK ) az topuklu ayakkabıyı tercih edeceğimi. Fakat elbise balık model ve uzun olduğundan Platform topuklu bu ayakkabıyı tercih ediyorum. Kahve taşımakta zorlanırım diye düşündüm.Annem de" Serhat, Annesi,Babası, Dedesi bir de Anneanesine verirsin gerisini teyzenler bide arkadaşların halleder " dedi :) Artık yapacak birşey yok.

Saks mavisi elbisemi giyerim dediğim için elbisenin altına daha önceden Penti'den siyah ince çorap almıştım. Fakat durum değişince çorapcağızım artık hangi özel günde giyilecekse o günü bekleyecek. Bir de masraf yapmış oldum 11.95 TL kolay mı :)

Yine Saks mavisi elbisemi giyerim diye Ceketimi kuru temizlemeye vermiştim.Hatta almıştım da Oda elimde patladı 12 TL 'de ona verdim. Olsun temiz temiz dursun dolabım da ne olacak :)


Kız isteme ve söz yapıyor olsaydım , saçıma sadece Fön çektirecektim fakat Nişan'da araya girince , saçlarımı yukarıda ki hatun gibi yaptırmayı düşünüyorum. Saçımı toplamayı sevmediğim için yana aldırıp lüle lüle yaptırmam yeterli olur. Son ana kadar fikrim değişmezse tabi.Valla kendimden korkar oldum, son 5 gün içinde bile her an herşeyi değiştirebilirim :)

Makyajımı da kendim yapmayı düşünüyorum.Artık o gün o heyecanla nasıl yaparım onuda bilmiyorum ama neyse :)

Nişan/Söz için Yemek Menümüz ;

* Gül Böreği (Sosyete mantısı)
* Zeytinyağlı Yaprak Sarması
* Makarna salatası
* Kısır
* Patatesli,havuçlu meze(açıkcası bunun tam adını bilmiyorum.Yengem yapacağı için bu şekilde yazayım bari dedim:))

Kahve yanına herkes Lokum koyuyor fakat ben bir değişiklik yapacağım ( değişmezse fikrim ) Komşu Fırın 'dan Fıstıklı Kurabiye koyacağım.Aslında yemeklerle birlikte kurabiyeleri de koyarız diye düşündük ama zaten çok çeşit yemeğimiz var.Eminim ki herkeste aç gelmeyecek kimisi tok gelecek kalacak tabaktakiler..Eee zaten Pasta da kesilecek tatlı ihtiyacımız da oradan giderilecek :)


Bu güzel güne özel elbette ki sürprizlerim var onları farklı bir postta yazmayı düşünüyorum.
Bana şimdiden şans dileyin..

                                                                     Saygılar..
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...