DJ Serhat Serdaroğlu - Türkçe Set Vol 1 (Club Mix 2014 Non Stop) [FREE DOWNLOAD]

24 Şubat 2015 Salı

Sevgili Günlükcüm / 19

                                                              24.o2.2o15  /  Salı

Sevgili Günlükcüm ,

14 Şubat Nişan Törenimizin ardından üzerimden çok büyüüük bir yük kalktı.. Kız isteme , Söz ve Nişan telaşını kimse yaşamadan bilemezmiş onu anladım.. Son günlerde iştahımın kesilmesi , olur olmadık yerlerde ergenüsler gibi sivilcelerimin çıkması,  çabuk sinirleyip parlayan ve hemencecik sönen ben bir sinirlenince bir daha sönmez olmuştum.Daha bir sürü şey.. O gün gelip çattığında ise yapmış olduğum o kadar stres,o kadar heyecan bir anda sönüvermişti.Sanki o anları ben yaşamıyor gibiydim , bir rüyaydı sanki :) Hani derlerdi de inanmazdım ,bitecek gidecek sen anlamayacaksın diye. Valla ne yalan söyleyeyim ne olup bittiğini inanın ki anlamadım. Bir baktım isteniliyorum , bir baktım yüzükler takılıyor , bir baktım pastayı kesmişiz.. Serhatıma yüzükler takılınca döndüm " bu kadar mıydı ben hiçbirşey anlamadım " diyorum :) " Valla bende anlamadım " diyordu.
Ertesi gün ağzım kulaklarında uyanmışım , kahvaltı yapıyordum . Haberleri okuyayım dedim ki Özgecan'ın haberini gördüm. Evet herkes facebook , twitter sosyal medya üzerinden hep paylaşmışlar fakat benim herhangi bir sosyal medya hesabım olmadığı için haberleri çok geç gördüm.Bir de koşturmaca halinde olduğum için inanın telefonu bile elime alamaz olmuştum..Gerçekten çok üzüldüm gencecik bir kız . Kimsenin kaderinde tecavüze uğramak veya ne bileyim öldürülmek yoktur. Allah iyiyi ve kötüyü ayırt etmen için akıl verir ama bazı insanlar (ki hakaret etmek istemiyorum ) bunu kullanamazlar...Buradan tekrardan ailesine başsağlığı diliyor, Allah sabır versin diyorum..Bu kadın cinayetlerinin ardından bir de Çengelköy'de ki şizofren adam'ın karısını öldürmesi , cesetini çöp konteynırlarına atma haberi de gündeme gelmez mi. Çengelköy'ün neresinde diye soruşturuyordum , bizim eve çok yakın bir yerde olduğunu gördüm. O günden sonra oradan her geçtiğimde o kadar korkuyorum ki :( Yemin ederim sokakta yürümeye korkar oldum.Biz çocukken alıp başımızı başka mahallelere giderdik , sahilde bisiklet sürmeye paten kaymaya giderdik şimdi bırakın çocukları dışarda görmeyi , kendim bile hava karardığında , işten çıktığımda yürümeye korkar oldum. Sürekli sağıma soluma dönüyorum arkamdan biri geliyor mu diye bakıyorum..Etrafımızdakilerin korkusundan biz şizofreniye bağlıyoruz..

Neyse biraz güzel şeylerden bahsedelim ..

                               

17 Şubat Salı günü. Haberlerin "kar geliyor " diye bas bas bağırdığı bir güne uyanmıştım. Salondan bir baktım ki ne göreyim hava kar'lı değil tam tersi güneşli :) Shop yaptığım için bu kadar belirgin olduğunu düşünmeyin İstanbulda yaşayanlar bilirler bildiğiniz hava günlük gülistanlıktı :) Neyse bizde arkadaşım Sevdayla haberleştik işe giderken ve dönerken onunla birlikte gidip dönüyorum bizim evin bir alt sokağında oturuyorlar."Canım arabayı alacak mısın hava da güneş var ama " dedim. Sevda ' da " Bende baktım hava güzel gibi arabayla aynı saatte buluşalım " dedi. Okeyleştik. Evden çıktığımda kutuplardaydım sanki "kar soğuğu" dedikleri soğuk resmen vardı. Mesai başladı öyle ki biz arkadaşım Nurayla cam kenarında oturduğumuz için güneşli havalarda perdeyi kapatsak bile ekranımıza çok güneş vurur gözümü kısarak bir sağa bir sola kaya kaya işlerimizi yapmaya çalışırız. 

                                         

Yine ogünlerden biriydi perdeyi kapattık bir anda hava karardı dedim herhalde yağmur yağıyor perdeyi ucundan bir açtım nasıl kar yağıyor anlatamam. Yerlerde kupkuruydu bir anda dolmaya başladı.Bizim bölümdekiler bağırıyor " Yağmur perdeyi aç perdeyi " diye :) Velhasıl kelam romantik romantik kar yağışını seyrettik..Herkeste de bir umut vardı " acaba erken çıkartırlarmı hazır bugün okullarda açık " diye. Normal şartlarda yarım saat veya 1 saatte olsa yerler çok doluysa , okullar açıksa İstanbul'un meşhur trafiğini çekmemek , yollarda kalmamak adına bizi erkenden çıkartıyorlardı ama ne oldu dersiniz :) Kendi mesai bitiş saatimizde çıktık. Bizim evimiz yakın amenna fakat uzakta oturanlar ne yaptı bilemiyorum ki bizim şirkete Sultangazi'den bile gelen var. Ogünün acısını ertesi gün çıkarttılar.Çarşamba günü 14.00'da çıkarttılar perşembe günü çağrı merkezi  ve kalite bölümü dışında kimse gelmedi. Şirket resmi tatile girdi =D



Salı günü annem işten döndüğünde beraber çıkıp kar topu savaşı yaptık. Daha doğrusu yaptığımızı sandık :) İki kişi de pek zevkli olmuyor ki. Bir de annem bana atmaya da kıyamıyor. Ana yüreği işte.. Bir ara ilhan amca balkona çıktı oradaki karlardan kar topu yapıp bize atıyordu o denk getiriyordu bize ama bizim 2. kata denk getirmemiz hiç kolay olmuyordu :)
Çocuklar gibi şendim valla ne yalan söyleyeyim. Kar güzeldir fakat öğrenci olduğunda veya çalışmadığında. Çalışınca insan eve gitme derdine düşüyor " nasıl gidicem , düşer miyim , taksiye binsen gider mi " diye düşünmekten kar'ın keyfini çıkaramıyorsun..Bir 15 dakika da olsa çocukluğuma döndüm :)


21 Şubat Cumartesi günü yoğun kar yağışını geride bırakıp güneşli bir güne merhaba dedik. Daha doğrusu o günü şöyle anlatıyım.Telefonumun alarmını her gün her gün kurmaktansa hafta içi programına ayarlıyorum. Fakat bir gün öncesinden saati kurmayı unutan ben cumartesi günü arkadaşımın mesajıyla uyanıpta evden koştur koştur çıktım.. Gece don olmuş bu yüzden yerlerin jilet gibi kaydığını hiç fark etmedim.. Bir kaç adım kalmıştı anayola çıkmama birden bire elim kolum ayağım ayrı oynayaraktan ahtapot gibi ilginç hareketler yaparak düşüyordum ki son anda durdum :)  Hiç bozuntuya vermeden ilerlemeye devam ettim arkamdan gelenler kahkayı patlatmıştır çünkü sonradan düşününce kendi halime bende çok güldüm :)

                                 

Yarım gün mesainin ardından Sevgiliyle buluştuk.Çengelköy'ün Veliahtları olarak beraber gitmediğimiz yer kalmasın diyerekten Çengelköy Sütiş'e gittik ..Daha önce bununla ilgili post yazmıştım okumak isteyenler için Abdullah Ağa Yalısı Çengelköy Sütiş.

O kadar kalabalıktı ki anlatamam :) Allahtan iki kişiydikte yer bulmakta sıkıntı yaşamadık.
İçeri girdiğiniz an tüm çalışanlar size " hoşgeldiniz " diyor. Hemen kapıda kaç kişi olduğunuzu , içeride mi dışarı da mı oturursunuz diye soruyorlar ona göre yer gösteriyorlar. Biz dışarda oturmak istediğimiz için hemen iki tane (bi tanesi taş gibi) hatunun yanına geçtik. Arada sadece elim kadar mesafe vardı. Neyse ki benim Sevgilim ya bana bakıyordu yada telefona sıkıntı yaşamadık :) Göz ucuyla bile baktığını görsem " bak bak" muhabbetini yapmaya başlıyordum.Ona da diyorum " ya bari sevgiliniz yanındayken bakmayın dışarıda zaten bakıyorsunuz bizde salak değiliz ya 'yapmaz öyle şey'demeyiz ya " diyorum. :) Haksız mıyım yani. Ben bilmem eşim biliride izleyince sürekli bundan yakınanları görüyorum ..

İki sıcak çikolata yanında da kurabiye ikramıyla Sevgiliyle bugünün tadını çıkardık. Havaların ısındığı bir gün kahvaltı için gitmeyi düşünüyoruz.

                                                          Saygılar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...